Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sahabilerden bazıları şöyle demiştir:
"Bizim için iki emniyet vardı. Onlardan biri Allah Resulü'nün (sav) aramızda bulunmasıydı ki o bizden ayrıldı. Bizimle kalan istiğfar oldu. Eğer onu da kaybedersek helak oluruz."
Her şey helak olup gidicidir, Allah'a bakan yüzü müstesna.. Her şey gelip geçici. Sevdiklerimiz de işlerimiz de dünya da gençliğimiz de... Hazreti İbrâhim aleyhisselâm "Lâ-uhibbü'l-âfilîn (Batıp gidenleri sevmem)" buyurmuş. İnsan neye gönül bağlasa hiçbirisi durmuyor. Hepsi akıp gidiyor, güneşin batışı gibi batıp gidiyor.
Reklam
Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammül etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne tahammülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı geçirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyanmak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık. Mezarlıklara, servilere, süsenlere, nisan sonunda açan katırtırnaklarına, telaşlı karıncanın adımlarına yazık, mezar taşına konup da bağıran karganın sesine yazık, ölüme ağlayan şaire, yaşam var zanneden filozofun nefesine yazık, şen taklalarla ilk senelerinde koşup zıplayan, ağaçlara tırmanırken seyredilip seyredilmediğini kontrol eden kedinin tırnaklarına yazık, ağdaki balığa, lokantada onu bekleyen anguta, önce ön iki ayağını sonra arkadakileri ovuşturup bu hareketinden büyük kâr ve kisve uman karasineğe yazık, hortumunu sallayan koca file, sanatlı sıçrayışı ile dahi boşluğu dolduramayan yunusa yazık, grafon kâğıdından gelincik ve petunyalara, en pürüzsüz çakıl taşına, kum olmuş zavallıya, sağdan sağdan yürüyen eşeğin inadına, yol kenarlarındaki ısınmış dikenlere, kozalağın içindeki fıstığa, duvara yapışmış yosuna yazık, bu topu binyıllardır çevirip duran sema-i muğlâka, titreyen kanatlara, açılan göğe ve onun katmanlarına, havanın, suyun olduğu, olmadığı yerlere yazık.
7.cilt
1740. İbni Mes'ûd radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem : "Sözde ve işte ince eleyip sık dokuyan, haddi aşan kimseler helâk oldular" buyurdu ve bu sözü üç defa tekrarladı. Müslim, İlim 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 5. Açıklamalar Hadîs-i şerîf, sözlerinde ve işlerinde haddi aşan,
Ademoğlu için en büyük helak edici husus midesinin şehvetidir.
"Acaba böyle aşklar, sadece Doğu'ya mı özgüydü, bir çeşit harese miydi bu da insanın kendini helak ettiği?"
Sayfa 65
Reklam
Hz. Aişe (Radiyallahu Ânh) Peygamber Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dediğini söyler: عَذَّبَ اللهُ أَهْلَ قَرْيَةٍ فِيهَا ثَمَانِيَةَ عَشَرَ أَلْفًا عَمَلُهُمْ عَمَلُ الْأَنْبِيَاءِ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ قَالَ لَمْ يَكُونُوا يَغْضَبُونَ لِلَّهِ وَلَا يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَلَا يَنْهَوْنَ عَنْ الْمُنْكَرِ "Allah Teâlâ, içinde, peygamberler gibi amel eden on sekiz bin kişinin bulunduğu bir beldeyi topluca helak etmiştir" oradakiler "Ya Resûlüllah, bu nasıl olabilir?" diyerek şaşırdılar. Efendimiz (Aleyhi ve sellem) Sallallahu şöyle cevap verir: "Emri bi'l-ma'rûf nehyi ani'l-münker yapmıyorlar ve Allah için buğzetmiyorlardı." (El-Iraki, Muğni, 2249.)
Eğer Resûlüllah (sav)'ın getirdiklerine aracısız, perdesiz, doğrudan erişebiliyor, inanıyor ve yaşıyorsak, geçmişin bizim başımızı döndürecek güzel, orjinal şeylerini aramaya ihtiyacımız yoktur. Hatta belki de uyanık olup, helâk olanların akibetine uğramamak için, özellikle olumsuz şeyleri bulup, ortaya çıkarmak ve onlardan ders almak gerekmektedir. Nihayet Kitabullah'ta ki kıssaların genellikle olumsuz özelliklere sahip toplumlarla ilgili olması bu itibarla daha bir anlam ifade etmektedir.
İnsan, dediğimiz gibi hayat sevgisi sahibi olduğundan, tahayyül ettiği istikbal, ekseriya halinden daha latif olur. Bazen ise mübalağaya düşerek "hülya" derecesini bulursa da bu halinde bile muhayyilenin azim hizmeti inkar edilemez, zira: لوْلا الحليا لهلك الفقرا (Levle'l-hulya le-helekel-fukara) "Hayal olmasaydı fakirler helâk olurdu."
Sayfa 173 - Büyüyen ay yayınları, birinci baskı 2019Kitabı okudu
ANADOLU İNSANI DEVRİM YAPMAYI GECİKTİRİR ZULMÜ BİTİRME SÜRESİNİ UZATIR İSE YETİŞMİŞ BETON ÇIBANLAR İBRETİN BİR PARÇASI OLARAK PATLAYACAK Gökyüzünü kendine çadır ve yeryüzünde yuvasının çatısı yapmış bir ulus Anadolu da ibret oldu! Şeytani bir planın parçası olarak Anadolu'nun topraklarına beton döktürerek bunun karşılığında ki maddi
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.