Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.16
Öncelikle bu kitabı herkes okumalı. Gerçek yaşanmış bir olay.
Okuyun , okutun.
Kitap 1992 - 1995 arası Bosna’ da yaşayan SOYKIRIMI anlatıyor. Ahh suada ağlamaktan mahvettin beni. Kitaba ilk başlarken Saraybosna’da konservatuvar okuyan ve harika piyano çalan Suada ile Tarık hikayesini dinliyorsunuz. Suada teyzesiyle beraber yaşar.
Tam tamına bir aşk romanı diyorsunuz ama sonra tabiri caizse yer yerinden oynuyor. Aşk ve savaşın iç içe olduğu bir kitap.
Kitapta yazar, Bosnalı Müslüman Suada’nın ağzından anlatıyor her şeyi. Konuya gelecek olursak Suada’ya okul yıllarında iki delikanlı aşık olur biri müslüman Bosnalı Tarık diğeri Hristiyan sırp vukadin.
Ama Suada tarıkı seviyordur Vukadin’e “ kalbimde iki kişiye yer yok” der. Bunun hırslıyla Vukadin okulu bırakır ve orduya devam eder. Daha sonrasında savaş ortaya çıkar. O sırada Suada bayram tatili için ailesinin yanındadır . Savaş patlak verir ve suada dönemez. Ve en sonunda savaş ilerler ve Suadanın ailesinin evine baskın yapılır. Sevdikleri ölür. Tecavüzler, zulümler , insanlık dışı her şeyi yaşarlar. Suada, babası ve iki kız kardeşi esir alınır. Görmedikleri işkence kalmaz. Ve sonrasında Suada esir kampında Vukadinle karşılaşır ve eziyetin en büyüğünü yaşar. Geriye pırıl pırıl Suada’dan geriye ölü gibi yaşayan Suada kalır. Öyle içim parçalandı ki, ağlamaktan helak oldum okurken.
Yazarımız Sinan Akyüz bu hikayeyi Suada’ dan dinlemiş ve sonra ortaya bu kitap çıkmış.
Ah Bosna! Sen bu kadar acıya ve zulme nasıl göğüs gerdin. Hayatımda okuduğum en güzel kitap , şiddetle öneririm...
Din Millet Yönetim=İslâm ile Olur!!!
İlk bölümlere diyecek sözüm yok..Lakin diğer bir kısmı okuyunca canım sıkıldı..Kitabın son bölümlerini hiç beğenmedim. Bir müslüman demokrasiyi nasıl savunur anlaşılır gibi değil hele de akademik düzeyde titri olan. Diyebilirsiniz ki herkes fikrini söylemekte özgür, buna katılan da olur, katılmayanda.. "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ki dağılıp gitmeyesiniz..", "Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir." (Maide, 5/44) gibi ayetler ortada iken hükmü ayetlerden bırakıp insanın norm ve ideolojilerine terk edemeyiz, etmemeliyizde.. Peygamber Efendimizden sonra şura ile liderlik bitirilmiş ve müslümanın şura ile aldığı kararları övmüştür. Rabbim insanları yaratacağı zaman bile insanlara örnek olsun diye meleklere soruyor? Ben bir insan yaratacağım diye devam eden konuşma. Şura gibi bir örnek ortada iken demokrasi ile yönetim biçimini ifade edemeyiz. Yasama, yürütme ve yargı ayrı olabilir bunun adını da demokratik bir düzen diyebilirsiniz. Allah'ın şeriatı herşeyi kapsar. Kur'an Kerim'de ortada Sünnette. Bunların gibi iki mükemmel kaide var iken biz ne şura kurabiliyoruz, ne bir araya geliyoruz onun için batı bizim meşalemizdir doğruyu ve düzgünü onlardan alıp onlara benzeyip helak olmak istemiyorum kendi adıma.. Daha da uzatmak istemiyorum. Gerçekten ilahiyat zihniyetini anlamakta zorluk çekiyorum.. Hakimiyet kayıtsız şartsız Allah'ındır.. Hükmü demokrasi ile değil Allah'ın kitabı Resulü'nün güzel hadisleri ile karara bağlayacağızdır, demokrasi ve Batı tipi normlar veya müktesebatlar ile değil..
Hz.Musa,ulu’l azm yani beş büyük peygamber olarak adlandırılan peygamberlerimizden biridir.
Bir çoğumuz Hz.Musa’nın firavun karşısında Allah’ın tecellisi ile gösterdiği mucizeleri Kuran’ı Kerimden yahut bazı kaynaklardan okumuş veya çevremizden duymuşuzdur.
Hekimoğlu İsmail bu kitabında Kuran’i Kerim’de en çok anılan ve kıssası
Aile Toplumun Çekirdeğini Oluşturur!!
Aile toplumun çekirdeğini oluşturur. Atom nasıl maddenin özünü oluşturur ise diğer elementlerde maddeyi bir arada tutma görevleri vardır. Dünya düzeninde ise ailenin toplumdaki görevi hem aileyi hemde toplumları bir arada tutma görevleri vardır. Kur'an'ı Kerim'de gerek olumlu gerekse olumsuz aile modellerinde Allah Teâlâ’nın insanlığa vermek
144 syf.
8/10 puan verdi
Ey cemaati müslimin ve gafilin...
Sizler Nasrani misiniz ?diye sordu
Yoksa mecusi misiniz ?dedi adam .
Hangi millettensiniz ? diye sordu adam ,gözlerini kalabalıkta dolaştırarak.
Allah celle celaluhu ..sizden öncekileri niçin helâk etti biliyor musunuz ?dedi ,çünkü onlar kâfirlere benzemeye başlamışlardı.
''İçinizdeki İslâm'ı gösterin. Çünkü İslâm, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslâm açık. İman kalbdedir, İslâm zahirde. İslâm şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister.''
Eser bünyesinde iki hikayeyi birden barındırıyor. Modernleşmiş olanlarla kişiliklerini koruma çabasıyla bunun dışında kalanlar. Her iki kesitte yaşayan insanların kendi kendileriyle gerek çevreleriyle olan çatışmalarından doğan dram. Eksik kalmış aşklar, eksik bırakılmış eylemler. Bu kitabı okurken Batı kültürünün baskısı ile çaresiz bırakılmış insanımızın bocalayışını, gizli protestolarını ve gizli kabullenişlerini göreceksiniz.
Beni çok etkileyen eserlerden birisi . Kesinlikle yazarın kalemi ile tanışmalısınız.
Bu yazıyı okuyan zaman yolcusu, evet sen...
Kaç yılının, kaç ayının, kaç haftanın, kaç gününün, kaç saatinin kaldığından haberin var mı ?
Hayır yok.
Peki bugüne kadar heba ettiğin zamandan haberin var mı ?
Ondan da yok değil mi ?
Kendine gel dur şimdi ve düşün ben zamanımı neye harcıyorum, n'apıyorum, ben mi zamanı kullanıyorum yoksa zaman mı beni kullanıyor ? Ya da ben mi zamanı tüketiyorum yoksa zaman mı beni tüketip yok ediyor ? İyice düşün.
Kitap diyor ki geçen boşa zaman zaten saatlerce akıp gitmez, dakika dakika süzülüp gider farkına bile varamazsın diyor.
5 dakika daha, 10 dakika daha, 15 dakikadan bir şey olmaz, 20 dakika sonra bırakıyorum, 25 dakika sonra başlıyorum..
Hep bi 5 dakika daha değil mi ?
O 5 dakikalar birikerek benim 21 yılımı çalmış yok etmiş ve ben hiç farketmemişim. Bir insanın ömrü 75 yılsa eğer benim ömrümün neredeyse 1/3 ü sadece "ERTELEMEK" ten ibaretmiş.
Halbuki ne demişti Efendimiz (sav) "Erteleyenler/Yarıncılar helak oldu..."
Bu kitaptan sonra zamanın sizi kullanmasına izin vermeyip siz zamanı kullanacaksınız. Altını çize çize bitiremediğim, öğrenmeye doyamadığım hem çok akıcı hem de çok çarpıcı bir kitap olmuş. Ömür boyunca okunması ve hep istifade edilmesi gereken bir hazine.
Lütfen ama lütfen okuyun ve zaman sermayenizin daha çok elinizden kayıp gitmesine izin vermeyin..
Kitabı biraz okuduktan sonra birden aklıma Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar" kitabında geçen ve benimde sürekli cebimde tuttuğum, yeri geldiğinde harcadığım "Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok." alıntısı geldi.
Evet dış dünyamızda yaşadığımız bütün olumsuzlukları alıp, erittiğimiz sonra da onu yeniden,
Yakup Kadri Karaosmanoğlu yazarımız Sodom ve Gomore adlı kitabında işgalci İngiliz subaylarıyla çıkan, onlarla sarmaş dolaş olan genç kızlarımızı anlatır. Hatta biz lisede ders kitabında bu romandan bir pasaj okumuştuk. Cepheden 2 ayağı kesilmiş bir askerimiz elleri üzerinde yürürken bir İngiliz subayının kolundaki Türk kızı bu adamın eline basar. Adam da canhıraş bir çığlık atar. Genç kız gülerek İngilizin koluna daha bir girer.
Bu roman aynı zamanda zamanın çağdaşı olan yazarımızın bir anılar manzumesidir de. Bu yüzden kitabın adını Sodome ve Gomere koymuştur. Ahlaksızlık ve rezillikte İstanbul’un bu 2 helak olmuş kenti bile geçtiği için.
Okuyun ve düşünün ey müslümanlar!
#Kitap şuuru
BİR BÜYÜK RÜYANIN ÇOCUKLARIYDIK BİZ
Yazar Muaz Ergü, eğitimci ve yazar kimliğine sahip; iyi bir gözlemci ve yorumcu.
Kitabın dili sade, anlaşılır, rahatlıkla okunabilir. Dil ve üslup etkileyici, konuların işlenişi ve akışı kanaatimce sürükleyici; yazar, sonraki sayfalarda neler yazdığını, nasıl yorumladığını merak ettiriyor.
Kitap,
