- Burası Müslüman bir ülke değil miydi? - Evet! Hâlen de öyle. - Nasıl olur? Ben hiç Müslüman kıyafeti giyene rastlamadım. - Doğru, fakat bunlar modern Müslümanlar. Ondan dolayı da her hallerinde Avrupa'yı taklit ediyorlar. Gerçi İslâm kıyafeti giyenler de var. Fakat hem azınlıktalar hem de elit kesim ve medya tarafından "Gerici"
Vartan İhmalyan’ın Yaşamı ve Parti Tarihi
Vartan İhmalyan’ın adına ilk kez yıllar önce internette kaynak tararken rastlamıştım. Hayatın onu bir oraya bir buraya savuruşunu görmüş; yaşamının ana hatlarını şaşkınlık ve kahkahayla arkadaşlarımla paylaşmıştım. Yıllar sonra İstanbul’da Yunan Konsolosluğu’nda kardeşi Jak İhmalyan’ın (1922-1978) resim sergisine gitmiştim. Sürgündeki kardeşlerin
Reklam
Faiz almayı, hele hele bu faiz yüksekse, eleştirecek değilim. 1626 yılında ellerindeki toprakları 24 dolar değerinde incik boncuk karşılığı bir grup göçmene satan Manhattan Kızılderililerini aklınıza getirin. Bu yüzden 362 yıl boyunca bu Kızılderililerle alay edildi, ama şimdi düşünüyorum da, belki de bu alışverişten kârlı çıkan onlardı. Diyelim ki bu Kızılderililer ellerindeki boncukları nakde çevirdiler ve 24 doları yüzde sekiz faizle birilerine borç verdiler. Geçen süre içinde bu paranın değeri 30 trilyon dolara çıkmış olurdu. Manhattan Belediyesi’nin vergi kayıtlarına göre ise adanın bugünkü değeri 28,1 milyar. Ama Manhattan'a bir şans daha tanıyalım; bu 28,1 milyar dolar bölgenin resmen bildirilen değeri, açık piyasada bunun iki katı değer biçilebilir. Yani Manhattan'ın değeri 56,2 milyar olabilir. Her iki durumda da Kızılderililer 29 küsur trilyon dolar kârdalar. Kızılderililerin yüzde sekiz faiz aldıklarını varsayıyoruz. Oysa 1626 yılında faiz oranları çok daha düşüktü. İlk göçmenler bu oranların altında faiz ödeyebiliyorlardı ama yine de diyelim ki Kızılderililer yüzde altı faiz koparmayı başardılar. Bu durumda dahi Kızılderililerin kazancı 34,7 milyar olurdu, hem de gayrimenkullerin bakım ve tadilatıyla ya da Central Park'ın çimlerinin biçilmesi ile uğraşmak zorunda kalmadan.
Tüketimin eksik kalması, yani üretim karşısında yetersiz olması, zaman içerisinde üretimi de azaltacaktır. Azalan üretim, gelirlerin azalmasına ve tüketimin daha da düşmesine neden olur. Bu, zincirleme reaksiyon gibi devam eder. Çözüm olarak kamu harcamalarını arttırmak anlık bir çözüm getirir. Oysa asıl olması gereken bu zincirleme tüketim daralmasını tetikleyen yukarıda ifade ettiğimiz problemleri çözüme kavuşturmaktır. Ayrıca belli bir hesap dâhilinde yapılmayan, hele hele faizle alınan maliyetli para ile yapılan kamu harcamaları ekonomileri borç ve faiz batağının içine sokmaktadır. Buna mukabil arttırılan vergiler sonuçta daha fazla bir tüketim daralması ve aynı zamanda maliyet enflasyonuna sebebiyet vermektedir. Bunun adı da stagflâsyondur.
gördüklerimin anlamı nedir?
Semüre İbni Cündeb (ra) şöyle dedi: Resûlullah sav, ashâbına: -"Düş göreniniz var mı?" diye sorup, "gördüm" diyeninin düşünü, Allah'ın dilediği şekilde yorumlardı. Bir sabah bize şöyle buyurdu: -"Bu gece düşümde bana iki kişi gelerek "Haydi yürü, gidiyoruz "dediler. Ben de onlarla beraber gittim. Yana üzerine
Sayfa 646 - kampanya kitapları | 6. cilt | 1549. hadis | Buhârî, Ta'bîr 48.
Hele faiz ile daha da
Bu devirde, suistimalât o dereceye vardı ki, bir sermayedar kendi yerinde oturup, bankalar vasıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde, bir biçare amele sabahtan akşama kadar taht-el arz(yer altı) madenlerinde çalışıp kût-ü lâyemut (ölmeyecek) derecesinde on kuruşluk bir ücret kazanıyor. -mektubat-