Bridgerton kardeşlerin içinde favorim olan Eloise'in kitabı sonsuz sevgilerimle. Öncelikle serinin daha önce hiçbir kitabını okumamış ama dizisinin tüm bölümlerini izlemiş biri olarak söylemeliyim ki, dizisi kesinlikle çok daha başarılı... Kitap da kötü değildi ama dizinin çok daha masalsı bir havası var ve bu hava maalesef kitapta yok. Dümmmdüz bir tarihi romantik kitaptı, türünün diğer örneklerine nazaran ön plana çıkan hiçbir şey de yoktu. Hatta sonlara doğru gittikçe sıkılmaya başladığımı da itiraf edeyim... Yine de Eloise'i okumakla ilgili bir şikayetim yok lakin Phillip... Kendisini pek sevemedim. Biraz hıyar gibi bir adam. Oldukça da sıkıcı. Çocuklar duymasın Haluk gibi biriydi yani hiç zevk almadım okurken ne bileyim... Yavan bir aşk hikayesiydi yaa... Bir kaç saatte de bitti zaten öyle can sıkıntısını aldı, o kadar. Dizisini çektiklerinde kesin çok severim ama, hissedebiliyorum...
One shot bir mangaya göre temposu yüksek, merak uyandırıcı ve akıcı bir kurgusu vardı. Çizimler ise o kadar iyiydi ki, mangakanın bir başka kitabı daha basılırsa gözüm kapalı alırım. Basım kalitelisine ise diyecek tek bir sözüm yok, ülkede alışık olmadığımız bir kalitede iş çıkarmışlar. İki tane de ayraç hediye koymuşlar ki onlara da bayıldım. Sıfır beklenti ile almıştım ama hem mangadan hem de yayınevinden inanılmaz memnun kaldım. Türün sevenlerine de mutlaka tavsiye ederim.
Beş dakikada okunup biten bir çocuk kitabı, hatta biraz kaydırmalı Instagram postlarına benziyor ama buna rağmen okurken gözlerimin dolduğunu itiraf etmeliyim. Bunun sebebi belki çizimlerin dramatikliği, belki de konunun...
Aslında tam olarak yazılma amacına hizmet eden bir kitap. Bize sunduğu bir kurgu yok. Sadece sorunun cevabını, oldukça yalın bir şekilde vermiş ve ben cevabı çok nüktedan, çok hoş buldum. Ölüm bu işte, hayatın bir parçası. Hayat böyle bir şey...
Çok uzaklarda göl görünüyordu.
Nasıl da sessiz ve tek başına öylece uzanıyordu.
"Ben öldüğümde böyle olacak demek" diye düşündü Ördek.
"Göl tek başına kalacak. Bensiz..."
Sonunda bitti... Baya kötüydü. Çok tatlı bir manga olabilecekken baya baya kötü olmuş. Hikayesi özellikle serinin sonlarına doğru çok sıkıcılaştı. Karakterler sinir bozucuydu ve gerçekten suçlu olan kimse layığını bulmadı hatta tam tersi sanki onlar başından beri haklı ve madurmuş gibi gösterildi. Hatta ve hatta hikaye öyle bir noktaya geldi ki ana karaktere vursalar "bana vurmana sebep olduğun için suç bende, elinin incinmesine sebep olduğum için iğrenç biriyim nolur beni affet" falan diyecek. Hem Şooka hem Şooya bütün seri herkesten her dakika özür diledi ama bir kere bile karşı taraftan özür almadılar. Zaten ne okuduğumuz da belli değildi paneller birbirinden çok kopuktu. Mangaka "ya ben bir heves bir şeye başladım ama neyse yarım kalmasın sallayayım öylesine bişiler" havasında bitirmiş seriyi. Keşke okumasaydım, asla da kimseye tavsiye etmem, türünde çok daha güzel eserler var. Bu da ne akla hizmet bu kadar meşhur olmuş anlamadım. Çöp.
1/10
Altıncı kitaba geldim ve iyice emin olarak söyleyebilirim ki yazar tam bir gerizekalı. Baya baya ezik bir gerizekalı. Hayatımda daha kötü karakterler görmedim. Bazı yerler vardı acaba dalga mı geçiyor diye düşündüm. Çok tatlı bir hikaye olarak başladı benim için, çok çok da seviyordum ama ne zaman işin içine "arkadaşları" sokmaya başladı, freni patlak araba gibi yokuş aşağı gitti hikaye. Son üç kitaptır gittikçe daha kötü oluyor ve son kitapta ne kadar toparlayabilir merak ediyorum. Zamanında tüm sayılarını biriktirmek için baskı kovaladığıma yazık gerçekten...
Son olarak KAWAİİ SENİ GIRTLAKLAMAK İSTİYORUM İKİ YÜZLÜ SAHTEKAR NARSİST UCUBE SENİ
2/10