Bakmayın çocukların hiç büyümediği rivayetine, çocuklar büyür, hem de bir an önce büyüme isteğiyle, hızla büyür de çocuklar, sonra baharsız yazlar gibi, gazelsiz güzler gibi şaşı­rıp kalırlar, ne zaman çocuk olduklarına, ne zaman habersiz olduklarına ve ne zaman bunca çok büyüdüklerine! Çocuklar büyür, büyümeyen babalardır, çocuk-babalar!
Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin bağımsızlığını korumak için üç beyaz(un, şeker, pamuk) ve üç siyah(kömür, demir, petrol) üretimini kendi ülkemizde yapmak ilkesini kabul etmiştir. Bu temel mallar ülke içinde üretilirse hem dışarıya döviz gitmeyecek, hem de ülke dışa karşı bağımlı olmayacaktı. "Bu nedenle, 1925 Yılında devlet sermayesiyle Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. Bankanın amacı fabrika kurup yönetmek olarak belirlenmiştir. Bu bankanın desteğiyle Kayseri-Bünyan İplik Fabrikası TAŞ, Isparta İplik Fabrikası TAŞ, Kütahya Çini İşleri TAŞ ve bunlar gibi bir çok özel kuruluş devletin de ortak olmasıyla faaliyete geçmiştir. Ayrıca bu dönemde(ki Atatürk liderdi, birilerine önemle hatırlatılır) gerek devletçe kurulan gerekse özel sektöre kurdurulan fabrikaların tüm yurt sathına dağıldığı görülür.
Reklam
Ezan gibi ve namazın tesbihatı gibi ve her vakit tekrar edilen Fatiha ve Sure-i İhlas gibi hakaikleri, başka lisan ile ifade etmek çok zararlıdır. Çünki menba'-ı daimî olan elfaz-ı İlahiye ve Nebeviye kaybolduktan sonra, o daimî letaifin daimî hisseleri de kaybolur. Hem her harfin lâekall on sevabı zayi' olması ve huzur-u daimî, bütün namazda herkes için devam etmediğinden; gaflet içinde, tercüme vasıtasıyla insanların tabiratı ruha zulmet vermesi gibi zararlar olur.
yeteneklerinin kabullenilmediği ailelerde büyüyen kadınlardan çoğu zaman, hem de tekrar tekrar, çok parlak başanlara imza atmaları istenir -kaldı ki, bunun kendilerinden neden istendiğini de bilmezler. Ailelerine değerli olduklarım kanıtlamaya çakşırken üç tane doktora yapmaları, Everest Tepesi’ne tırmanıp inmeleri ya da her türden tehlikeli, zaman-tüketici ve para-yiyen girişimin altına girmeleri zorunluymuş gibi hissederler. “Şimdi beni kabulleniyor musun? Hayır mı? Pekâlâ (iç çekme), o zaman şunu seyredin.” Sinirlerimizdeki üvey aile düğümleri -ne şekilde alırsak alalım- elbette bize aittir ve onunla etkili bir tarzda baş etmek bizim işimizdir. Ancak, derin çalışmaların devam etmesi için kişinin kıskanç cadılar korosuna değerini kanıtlama. ya çalışmasının yararsız olduğu açıktır ve göreceğimiz gibi, bu aslında erginlemeyi de sekteye uğratır.
Ayrıntı Yayınları
hem Helmholtz hem de Vahşi, çok sevdikleri şiirsel kristalin paramparça edilip çamura atılmasından son derece rahatsız oluyorlardı.
"çok güzel olduğunuzu biliyor musunuz? bunun bazen hiç farkında olmamanız da sizin en değerli yanınız! dahası da var! siz galiba acı da çekiyorsunuz, hem de tam bir içtenlikle; nedeni de yine saflığınız, temiz yürekliliğiniz!"
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.