Sovyet Komünizminin çöküşü ise, Amerikan ideallerinin entelektüel haklılığını doğrulamış ve Amerika’yı tarihi boyunca yüz yüze gelmekten kaçındığı türde bir dünya ile karşı karşıya getirmiştir. Ortaya çıkan uluslararası düzende, milliyetçilik yeni bir hayat bulmuştur.
Temiz bir geçmişe hasretle, mükemmel bir geleceğe istek arasında bocalayan Amerikan düşüncesinde, her ne kadar II. Dünya Savaşı’ndan beri karşılıklı bağımlılığın gerçekleri ağır basmakta ise de, yalnızlık politikası ile yükümlülüklere girme politikası arasında bir saat rakkası gibi gidip gelmektedir.
Reklam
XX. yüzyılda, uluslararası ilişkileri hiçbir ülke Birleşik Devletler kadar kesin, fakat aynı zamanda kararsız bir şekilde etkilememiştir. Hiçbir toplum, onun kadar başka devletlerin içişlerine karışmama ilkesinde ısrarlı veya kendi değerlerinin bütün dünyaca uygulanması düşüncesinde onun kadar ateşli olmamıştır. Hiçbir ülke, kendi diplomasisinin bugünden yarına uygulamasında onun kadar pragmatik veya tarihsel ahlak görüşlerinin izlenmesinde onun kadar ideolojik olmamıştır. Hiçbir devlet, örneği olmayan bir genişlikteki anlaşma ve yükümlülükler altına girerken kendi dışındaki işlerle uğraşmak konusunda onun kadar isteksiz hareket etmemiştir.
Hedefini Versailles Antlaşması kadar ıskalamış pek az diplomatik belge vardır. Uzlaşma için fazla cezalandırıcı, Almanya’nın toparlanmasını önlemek içinse fazla yumuşak olan Versailles Antlaşması, bitip tükenmiş haldeki demokrasileri uzlaşmaz ve intikamcı bir Almanya’ya, ayrıca devrimci Sovyetler Birliği’ne karşı da sürekli tetikte olmaya mahkûm etti.
Harvard Universitesi, ABD'deki ve dünyadaki zeki gençleri küresel güçlerin çıkarlarına hizmet edecek şekil. de devşiren bir üniversite. Dünyanın kaderini değiştiren şirketlerin CEO'ları, girişimcileri ve işletmecilerinin yolu Harvard'dan geçiyor. Harvard Üniversitesi, öğrencilerde ortak bir zihin yapısı oluşturuyor. İçinden seçtiklerini doğrudan küresel projelerde kullanmak için görevlendiriyor. Dünyada "üç yüz altmış binden fazla Harvard Üniversitesi mezunu var. Bunların içinde birçok bürokrat, bakan, cumhurbaşkanı, şirket kurucusu, iş adamı, sanatçı ve sporcu var. Mesela Barack Obama bunlardan birisi. Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg de Harvard mezunu. Henry Kissinger da... Harvard Üniversitesi, küresel gücün efendileri için kendini geliştirmiş adam yetiştiriyor. Küresel güçler için nitelikli adam üreten bir fabrika. Küresel güçler de üniversiteyi finanse ediyor. Sadece 2008 yılında Rockefeller Vakfı, Harvard Üniversitesine "yüz milyon dolar" bağışladı. Bağışlayacak tabii! Zamanında Bill Gates gibi gençleri çıkarlarına uygun kullanmak için adam devşirdikleri yer burası.
Raison d’état, münferit devletlerin hareket tarzı için bir gerekçe sağladı; fakat dünya düzeni problemine bir çare bulamadı. Raison d’état prensibi, üstünlük kazanma arayışına veya bir denge kurulmasına gidebilirdi. Fakat denge, çok seyrek olarak bilinçli bir planın sonucudur. Genellikle, denge bir ülkenin diğerlerini egemenliği altına almak için giriştiği çabaların frenlenmesi süreci sonucunda oluşur; nasıl ki Avrupa güç dengesi Fransa’yı zapt etme çabası sonucu oluşmuştur.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.