Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hiçbir yere gelmiyorum. Henüz çok gencim. Daha nasıl yaşayacağımı bile bilmiyorum , sen kalkmış 'Öl!' diyorsun bana. Yaşamadım ki!..
Henüz çok gencim . Daha nasıl yaşayacağımı bile bilmiyorum , sen kalkmış ' Öl ! ' diyorsun bana . Yaşamadım ki ...!
Reklam
İçinde bulunduğum iş dünyasına göre, enerji gerektiren bir rol oynamak için çok geç bir yaş bu, efsane olmak için de henüz daha gencim. Bu yüzden de işte böyle, özel bir şey yapmadan dolanıp duruyorum.
Sayfa 531Kitabı okudu
Bazen, hayatın bir bilgisayar oyunu olduğu fikrine kapılıyorum. Oyuna her bir göstergemiz dolu olarak başlıyoruz. Huzur, güç, enerji ve neşe göstergemiz var. Sonra yolumuza düşmanlar çıkıyor, saldırılara maruz kalıyoruz; bazen yolumuzu şaşırıyor, bombaların üstünden atlıyor, çukurlara düşüyor, engellere çarpıyoruz. Göstergelerin seviyesi her seferinde azalıyor ama "mutluluk" bonusu bu göstergeleri bir kez daha doldurmamıza yardım ediyor. Tıpkı "evlilik", "çocuk sahibi olmak", "aile arasında güzel bir akşam geçirmek” bonusları gibi. Bu bonuslar son derece değerli, zira oyunun kalitesini ve süresini belirliyor. Her bölümde canavarlara da karşı koymamız gerekiyor. "Yas", "hastalik", "işsizlik" ve "ayrılık” en korkunç canavarlar. Hepsi son derece çetin ve üstesinden gelmek için zamana ihtiyaç duyuluyor. Galip gelsek bile, onlar çekip giderken her göstergenin bir bölümünü de yanlarında götürüyorlar ve öyle bir gün geliyor ki bu bonuslar; neşe, enerji ve güç göstergelerini doldurmaya yetmez oluyor. Daha çok gencim, henüz bütün canavarlarla karşılaşmadım. Göstergelerim dolu sayılır. Ancak elli yıl sonra ne hâlde olacaklar, kim bilir? Bazen yenilgiyi son derece kolay kabullendiğini düşündüğümüz yaşlılar, belki de bu yüzden öylelerdir. Ya, her şeyi biliyorlarsa? Ya, canavarlarla savaşmak gösterge seviyelerini boşaltmışsa? Ya, sürekli düşüp durduklarından dolayı daha fazla yaralanmamak için derileri iyice kalınlaşmışsa?
Baya gençsiniz :)
“Henüz değil. Daha çok gencim. Sen kaç yaşındasın?" "iki yüz yirmi üç. Sen?" "Ben henüz iki yüz olmadım. ”
Reklam
“İnanın bana Anya, inanın! Henüz otuz yaşında bile değilim, gencim daha, bir öğrenciyim. Fakat o kadar çok şeye katlanmam gerekti ki! Kış geldi mi, hasta, kaygılı, yoksul bir dilenci gibi boynu bükük, çaresiz kalıyorum. Alın yazım beni nerelere savurmadı ki! Fakat ruhum yine de, her zaman, her dakika, gece gündüz, açıklanamaz önsezilerle doluydu. İçimde mutluluğun önsezileri var... Anya, görüyorum onu artık...”
Yenilgi
Yenilgim, benim yenilgim, yalnızlığım ve bir başınalığım; Sen binlerce zaferden daha değerlisin benim için, Ve daha tatlı gelirsin kalbime tüm dünyanın şan ve şöhretinden. Yenilgim, benim yenilgim, benim özfarkındalığım ve başkaldırışım, Senin sayende biliyorum ki ben hâlâ çok gencim ve ayaklarım yere henüz basmıyor, Solmuş defneler tarafından
Anlatmaya kalksam çok uzun bir hikâye olur, kısaca söyleyeyim: Ben yirmi bir yaşındayım. Henüz oldukça gencim ama eskisi kadar da değil.
208 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.