144 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 9 hours
Hikâye gibi okumaya başladığım ama roman gibi biten Marguerite Yourcenar'ın okuduğum 3.kitabı "Düş Parası" hiç bitmesin, hep hikâye olarak okumaya devam etseydim keşke diyerek bitti. Gerek kurgusu, gerek bölüm bölüm anlatımından dolayı bu sekilde düşünmeme neden oldu kitap. İtalya'nın Roma şehrinin insanlık adına ne kadar önemli olduğunu ve bu önemin neden kaynaklandığını, nelere mal olduğunu ince ama etkili durum tespitleri ve romanda geçen siyasi olarak diktatörlük çevresinde her ne kadar Jul Caesar'ı suikast ile öldürmeye çalışan insanlar ile anlatmaya çalışsa da yazar bana göre kitabın yayınlandığı tarih olan 1934'ü göz önüne alınca aslında Mussolini'nin İtalya üzerinde kurmuş olduğu diktatörlüğe göndermede bulunuyor. Birbirlerinin hayatında olmasa da birbirlerinin hayatını etkilediklerinin farkında olmadan yaşayan insanların etkileşimlerinden dolayı yaşananlar kitabın sonu ile ortaya "Ne olacak acaba" sorusu heyecanla okumama vesile oldu. Bu açıdan çok ilginç bir kitap. Beni bir diğer etkileyen özelliği de kitapta bulunan karakterlerin kurgu üzerinde ne kadar etkin ve başarılı bir şekilde yansıtılması oldu. Yarattığı karakterler üzerinde güçlü bir devamlılık ile hikayeye bağlı kalarak başarılı karakterler ortaya çıkarmasını keyifle okudum. Bir şey söylemeden geçemeyeceğim. Yazarın daha önce okuduğum 2 kitabında geçen bir cümle bu kitapta da var, diğer kitabında da karşıma çıkacak mı diye merak ediyorum. "Biz iki aşık değil, iki suç ortağız "
Düş Parası
Düş ParasıMarguerite Yourcenar · Metis Yayıncılık · 2015151 okunma
368 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Dikkat Spoiler !! Uzun zaman sonra yeniden bir Grange romanına dönmek hiç de fena değildi. Tess Gerritsen (11 Kitap) sonrası bu seriye de kaldığım yerden devam etmesi güzel oldu. Diane Thiberge, otuzlu yaşlarında bir kadın ve yazarımız onun ağzından giriş yapıyor. Teresa Maxwell ise Diane ile görüşen kadın. Diane bir okula başvuruyor ve
Taş Meclisi
Taş MeclisiJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20188.5k okunma
Reklam
256 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Ve “Simru” bitti. Yine bir Kahraman Tazeoğlu klasiğiydi. Ana karakterimiz Simru çocukluğunda aşık olduğu çocuk tarafından aldatılıyor ve aşka kapılarını kapatıyor. Üniversiteden mezun olacağı yıl ünlü bir fotoğraf stüdyosunda resimlerini çeken Ceyhun ile tanışır ve Ceyhunun kendisine bir not ile sorduğu “Su neden yanmaz” sorusu hayatında önemli bir yer taşır ve kağıdı kolyesinde taşır ve cevabını uzun süre arar... Mezun olduktan sonra iş arayan Simruya bir gün okul arkadaşı Hakan’ın kendisine bir baloda eşlik etmesini teklif etmesi ile orada tanıştığı büyük bir şirketin iki patronu ile iş anlaşması yapması hayatının dönüm noktası olur. Çok iyi bir şirkette iyi bir maaşa işe başlayan Simru için hayat bambaşka olmuştur. Hep hayallini kurduğu ayrı eve çıkma isteğini gerçekleştiren genç kadın çok mutludur. Artık herşey yoluna girmiş, bir tek hayatında aşkın eksik olduğunu düşünmeye başlamıştır. Yıllarca ek işler yaparak Simru yu büyüten Babasına ve Annesine artık yük olmamanın hatta destek olmanın gururu ile hayatı akıp giderken, feci bir olay sonrası tüm dünyası alt üst olur. İşini kaybeder... Evini kaybeder... Yaşama isteğini kaybeder.. Peki neden, neler oldu? Yaşanan o feci olay sırasında kendisini kurtaran Ali ile neler yaşanıyor? Ali kimdir? Hikayenin bittiminde son 30 sayfasında ise başka bir hikaye anlatılıyordu. Açıkcası Yazarın diğer kitapları gibi vasat dı diyebilirim. Bu kitabına da bir şans vermek istedim ancak pek kaleminde değişen birşey olmamış. Kimseyi etkilemek istemem, okuma kararı sizin olsun :)
Simru
SimruKahraman Tazeoğlu · Destek Yayınları · 20173,621 okunma
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
"Nereye, nereye gidiyoruz bunca telaşla. Nerden geldiğimizi unutan bir avuç insanken nereye neye bu telaş." Okadar güzel bir kitaptı ki hiç bitsin istemedim. Halbuki keşke hiç yazılmasaydı dediğim halde. Neden mi? Çünkü bir asırdır yaşadığımız acılar, çektiğimiz çileler Öyle anlamlı ve güzel kaleme alınmış ki güler misin, ağlar mısın cinsinden.. Kitabı okurken şunu fark ettim ki biz insanoğlu arkamıza bakıpta ders almamız gereken şeyleri çok yanlış anlamışız. Hatalarımızdan hiç ders çıkarmayıp aksi gibi daha fazlasını yapmışız. İlerlemenizi gereken konularda sadece daire ciziyor durup her defasında en başa dönüyoruz. Oysa hep en baştan şikayet ettiğimiz halde... Kitapta 80 ve 90'ların tadından yenmeyen güzelliklerinden! bahsediliyordu. Bir bebeğin gülümseyişinden, bir serserinin sohbetinden keyif alan bir insan topluluğundan bahsedilmiş. Sanırım o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler.. Teknolojinin bizi getirdiği evrenden. İnsani olan özelliklerimizi nasılda yitirdiğimizden... Okadar ki en son sokakta birine ne zaman tebessüm ettim sorusu yankılanıyor şuan zihnimin duvarlarında. En son ne zaman içten tebessüm ettin?... Umarsızca sürüklendiğin boşluk NEREYE gidiyor....
Nereye?
Nereye?Can Dündar · İmge Kitabevi Yayınları · 2011467 okunma
544 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 12 days
“Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar” diye başlamış Sadık Hidayet Kör Baykuş isimli kitabına, çoğu kimsenin kimseye anlatamadığı bir derdi, bir yarası vardır. Yaranın tanımına baktığımızda, ilk önce bedenin bütünlüğünü zedeleyen belki de bozan, beden ve ruhu etkileyen travmadır. Fiziksel yarayı
Avunamayanlar
AvunamayanlarKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 2019408 okunma
256 syf.
6/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Bu kitabın amacı neydi sorusu hala kafamda dolaşıp duruyor. Öncelikle şunu söyleyeyim benim okuduklarıma karşı inançmetrem %5 civarı falan. Kitabı okuyanlar beni anlayacaktır. Ortada dayanağı olmayan bir konu var ve yazar bunu berbat bir noktaya götürüp her şeyi mahvediyor. Şey gibi biraz: Dünyanın en yalancı insanı oldum ve sana bunu gösteriyorum
Her Şey İçin Teşekkürler
Her Şey İçin TeşekkürlerTommy Wallach · Yabancı Yayınları · 2017473 okunma
Reklam
Geri124
250 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.