Satranç oynayanları görüyor musun? Hep bir bir sonraki hamleyi yapmak zorundalar. Duramazlar; çünkü durmak yenilgiyi kabullenmek demektir. Yenilgi eninde sonunda kaçınılmazdır ama en azından sonuna dek mücadele etmiş olurlar. Biz istediğimiz her şeye sahibiz. Bundan iyisi mümkün değil. Kendimizi iyi veya kötü, haklı veya haksız görmek saçmalıktan ibarettir. Bugün Cenevre'nin tepesinde bir bulutun asılı olduğunu ve belki de aylar boyunca orada kalacağını biliyoruz; ama eninde sonunda gidecek. İşte bu yüzden, yoluna devam et ve kendini hayatın akışına bırak.
Nefretin de Aşkın da Şimdi senin nefretin de aşkın da Olmadan hayatım anlamsız oluyor benim, Aşkını ödedim gözyaşı ve iç çekişlerle Yatışmaz nefretini neyle ödüllendireyim. Arkandan hep ağlamamı istiyorsun Ve kalbimi ebediyen parçalanmış görmeyi Bir işkence ki kıyısız, derin bir acı Sesinde öfke olmadan seni unuttum diyorsun.... Veronica Micle, dünyada adına belki de en çok şiir yazılan kadınlardan biri. Kendisi de aynı zamanda şair ama Romanya’da ve dünyada şairliğiyle, kısa hikâyeleriyle, tercümeleriyle veya piyano resitalleriyle değil yaşadığı büyük aşkıyla tanınıyor… Âşık olduğu adam öldüğünde tabutun içine bir demet çiçekle beraber kendi el yazısıyla bir not koymuş. “Beni unutma” yazıyormuş o notta.. Ölmüş bir adamdan kendisini unutmamasını istiyormuş. Aslında bu, beni orada bekle, geliyorum yanına demekti bir bakıma. Ve evet, çok kısa bir süre sonra öte dünyaya, sevdiğinin yanına gitmek için Veronica Micle intihar etti. Sevdiği adam 15 Haziran 1889‘da öldü, Veronica Micle ise bundan kısa bir süre sonra 3 Ağustos 1889’da intihar ederek öldü. Daha henüz 39 yaşındayken sevdiği adama kavuşmak için intihar ederek bu dünyadan göçüp giden genç bir kadın… Veronica Micle’nin büyük aşkı, Romanya’nın en büyük şairlerinden biri olan Mihai Eminescu’dan başkası değildi…
Reklam
Kaybettiğimiz ruhlara, Tam 13 yıl oldu. Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
Öyle bir hayat yaşadım ki Cenneti de gördüm cehennemi de Öyle bir aşk yasadım ki Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de Bazıları seyrederken hayatı en önden Kendime bir sahne buldum oynadım Öyle bir rol vermişler ki Okudum okudum anlamadım Kendi kendime konuştum bazen evimde Hem kızdım hem güldüm halime Sonra dedim ki "söz ver kendine" Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin Öyle bir hayat yasadım ki, son yolculukları erken tanıdım Öyle çok değerliymiş ki zaman Hep acele etmem bundan, anladım... NİETZSCHE
Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. - Sabahattin Ali / Hep Genç Kalacağım
yanarak öle 129 kadın işçinin bize armağanı içinin boşaltılmasına ve sömürülmesine izin vermeyin!!!! ekmek ve gül Yürüyoruz yürüyoruz, günün aydınlığında Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara "Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!" Yürüyoruz yürüyoruz, erkekler için de
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.