"Bundan Üç dört yıl önce USA'da dünya spastikler olimpiyatı düzenleniyor. Yüz metre yarışı; Down Sendromlu koşucular... Yarış başladığında koşuculardan birinin ayağı takılıyor, düşüyor ve acıyla bağırmaya başlıyor. Çok ilginç bir şey oluyor, diğer zihinsel engelli koşucular geriye dönüyorlar ve düşen atleti kaldırıyorlar. Down Sendromlu bir kız, oğlanı öpüyor: 'Bu onu iyileştirir' diyor. Kollarına girip teselli ediyorlar ve hep beraber yürüyerek yarış çizgisini geçiyorlar. Bize, 'başarı başarı' diye öğrettikleri şey belki de başarı değildir. Hani şu eğitimler var ya, Amerikalılar'ın tüm üçüncü dünya ülkelerine sattıkları... 'Birilerini modelle, onun yaptıklarını yap, sen de başarırsın'... Acaba birbirini hırsla geçmeye çalışan bizler mi daha insanız, yoksa düşen arkadaşlarını kaldırmaya çalışan engelliler mi? Belki de o engelliler bizden daha gerçek bir hayatı yaşıyorlar. Biz, çok sahte, tüketime ve birbirini ezmeye dayalı bir hayatı yaşıyoruz. Bize öğrettikleri hayat, baştan sona sahtedir." "Hayatı size Amerikan filmlerinin öğrettiği gibi yaşarsanız bittiniz. Çünkü tüketmezseniz varolamazsınız ve o kültürde fiziksel özellikler her şeyin önündedir." Ahmet Şerif Izgören
Kitaplarla tanışmadan önceki hayatım; 1)Bizim mahalle duraklarında, (özellikle geç saatlerde) minibüs gelene kadar 15 dakika beklenir ve minibüs geldikten sonra 10 dakika’ya yakın 16 kişilik koltukların dolmasını bekliyor minibüs şoförü. Yani hayatımdan 25 dakika boşuna gitmiş olurdu. Tabi 25 dakika bana 25 saat gibi gelirdi. 2) Boş
Reklam
Eskiden anneannem elimizden tutar mezarlığa götürürdü bizi. Bugün bayram arefesi kızım, beklerler dedi. Ben birşey anlamazdım ama giderdik.Daha yolun başından duyulurdu mezarlıkta okunan mevlidin sesi.Önce kapının girişinde duran büyük yeşil demirlerle çevrili mezara yönelirdik, "eskiden imamdı bu zat çok duası var bu köyde" derdi
Bu siteye 30 Temmuz'da üye oldum ve olur olmaz da şimdiye dek okuduğum kitapların bir kısmını "okuduklarım" listesine eklemeye başladım. Yalnız şöyle bir durum var: Uzun yıllardır kitap okuyan biri olarak hangi kitabı hangi tarihte okuduğumu net bir şekilde hatırlamam pek mümkün değil... Bu durum çoğu üye için de geçerlidir herhalde. Eğer kitapseverlerin buluştuğu böyle bir siteye günün birinde üye olacağımı bilseydim, bir kitap okuduğumda hemen bitirme tarihini bir yere not ederdim. Ama bundan sonra kesinlikle böyle yapmayı düşünüyorum. Artık okuduğum kitapları bitirdiğim tarihi hemen buraya kaydedeceğim. Bütün bunları anlatmamın nedeni; "okuduklarım" listesindeki kitapların okunma tarihinin hep bu yıla ait olmasının nedenini açıklama ihtiyacı duymam... Lafı fazla uzattım sanırım ama bu açıklamayı yapmasaydım da rahatsızlık duyacaktım. Herkese sevgiler...
“İnsan koskocaman bir canlı çöplüktür ki, insan denilen bu çöplüğün herhangi bir çöplükten ayrımı, en pis, en iğrenç olanının içinde bile, ama içinin ta bilinmeyen bir yerinde, dünyalar değerinde, değer biçilmez değerde bir cevherin, insanlık cevheri olan cevherin bulunmasıdır. Kimi mutlu insanların bu cevheri dışta kaldığından yâda kolayca dışa
Hiç unutmam,” diye başladı yaşlı kadın cümlesine “Hiç unutmam yavrum, bundan on sene öncesi, o zamanlar böyle yatalak değilim. Oğlumun kolundan tutup ‘Beni Ankara’ya götür’ demiştim. İtiraz etmemişti, iki gün sonrasına uçak bileti almış, götürmüştü beni Ankara’ya. Taksideyken ‘Nereye gideceğiz anne’ diye sordu, gözlerim yaşlı cevap verdim ona
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.