“Herkes biliyor, geminin su aldığını. Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini. Ve herkes biliyor, zarların hileli olduğunu.”
Sanat dünyasında şairane anlatımı, melankolik sesi ve derin sözleriyle tanınan Leonard Cohen, eserleriyle insanlığın karanlık ve gerçekçi yönlerini gözler önüne seren bir sanatçıdır. Cohen’e atfedilen bu sözler, onun
Annie o güne kadar tanıdığım en iyi, en hoş kadındı; kendisinin olsun, benim olsun, her derdin karşısında işi alaya vururdu. Ona göre her şey, amcamın eşi görülmemiş eziyetleri bile, hep gülünecek şeylerdi. Buna bana, "Hayat böyledir yavrum, her şeye gülüp geçeceksin, gülersen seninle herkes de güler, ağlarsan seninle kimse ağlamaz", gibi pek basmakalıp sözlerle anlatırdı ama, bilgisiz bir kimsenin içten gelen sözleriydi bunlar. Hiçbir şey onu üzerinden cömertlik, dürüstlük akan, içinde bir damla kötülük bulunmayan yaradılışından uzaklaştıramazdı.
Sayfa 244 - Annie TobinHayat böyledir yavrum, her şeye gülüp geçeceksin, gülersen seninle herkes de güler, ağlarsan seninle kimse ağlamaz.Kitabı okudu
Önce gözlerin girer odamdan içeri
Sonra ellerin, saçların dudakların
Bir bir hatırlarım
Her sabah senin olan ne varsa
Yüzüm aydınlanır
Şarkılar söylemek gelir içimden
Yakında bir kuş öter
Uzaklarda bir tren sesi
Sonra kornalar, çocuk ağlamaları
Vapur düdükleri
Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden
Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma
Sarar benliğimi birden
Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım
Her sabah seninle başlar
Ve ben her sabah
Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım
Her sabah
Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni
Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir
Biri gider, biri gelir
Biri gider, biri gelir
Yakamda duygusuz iğrenç elleri
Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde
O alışılmış yaşamak ki her sabah
İğreti bir elbise gibi durur üzerimde
Bir isyandır sarar içimi
Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir
Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni
Biri gider, biri gelir
Hep aynı ses, aynı şarkı
Aynı sağır gökyüzü
Dilsiz bir deniz
Kör bir düzen
Hep aynı kör döğüşü
Yalancı yüzler, aptalca bakışlar
O iki yüzlü selamlar
Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün
Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri
Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar
Ya o geceler satılmış, utanç dolu
Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz
Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri
Kristal kadehlerde kral içkiler
O hesaplı dostluklar
Satın alınmış sevgiler
Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin
Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım
Sevmekse gönlümce sevmeliyim
Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı
Ölmekse istediğim anda ölmeliyim
ve yaşıyorsam
Her şey bambaşka olmalı seninle
Alışılmış şeylerden öte
Yalanlardan, düzenlerden uzak
Yeter, yeter artık
Dönmesin o eski plak
Her şey gölümüzce olsun
Bulsun
Dilediği zaman ellerim ellerini
Paylaşalım seninle bütün geceleri
Sabahları, akşam üzerlerini
Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım
Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği
Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında
Ümit Yaşar Oğuzcan
Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi
Yeter artık, yeter
Kırılsın o çemberler
Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci
Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin
Bütün bir ömür boyunca
Seninle başlayan sabahlarım
Seninle sürüp gitsin.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Nereye? Artık hiç bilmiyordum. Bende, düşünce, irade namına, artık hiçbir şey kalmamıştı. Bu su, beni dilediği yere götürebilir, isterse dalgalarını başımdan aşırıp beni döndüre döndüre ta dibine çekebilirdi.
aynı yağmurlardan kaçarken bir saçağa düştük önce;
sonra gece;avluda bir kırık dal dursa üşür feride
tarihini düşünmedim,düşünmedim,ama tenimiz tanışır
ama tenimiz tanışır önce
ve terimiz...
o benim avradım olur gecelerce,günlerce;
sonrasını...sonrasını ben bilirim...
geceye yağmur inerdi işte böyle sicim gibi,ipince
giderek soğuyan