Hepimizin görevi, önlenemeyen kötülüklere göğüs germek.
..herkes tarafından saygı göreceği çağa henüz gelmedik; böylesi bir çağın gelmesi için katkıda bulunmak hepimizin görevi.Ayrıca, kişilerin karakterlerini yargılarken insanlığın gerektirdiği ilk şeylerden biri de, çağdaş toplumun özelliklerini göz önünde bulundurmaktır.
Y K Y Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayatı kör bir şekilde yaşayamayız. Benliğimizin bütün çatışan yönleri ile yüzleşmemiz gerekir. Hepimizin gölgelerde dolaşan ejderhaları vardır. Edward Whitmont’a göre yapmamız gereken şey şudur: “Bilinçli bir farkındalık kazanmak ve çatışmanın sebep olduğu acılara kendimizi teslim etmek.” Kadın kahramanın görevi dünyâyı severek onu aydınlatmaktır. Dünyâyı sevmeye de ilk önce kendisini severek başlaması gerekir.
Sayfa 218Kitabı okudu
Hayat, amacı herkesin kendi Kişisel Menkibesini, kendi yazgısını gerçekleştirmek olan büyük bir bisiklet yarışına benzer. Çıkış çizgisi üzerinde, hepimizin yüreğinde aynı arkadaşlık ve coşku duygularının ateşi vardır. Ama yanş ilerledikçe, başlangıçtaki sevincin yerini gerçek tehlikeler alır: yorgunluk, tekdüzelik, kendi yeteneğimiz hakkında kuşkular... Bazı dostlarımızın meydan okumayı sürdürmekten, yükseltmekten vazgeçtiklerini saptarız-bisiklet sürmeye devam ederler ama sadece yolun orta yerinde durmayı kendilerine yediremedikleri için. Sayıları çoktur, yardım arabasının yanında pedala basarlar, kendi aralarında gevezelik ederler, bir görevi yerine getirirler. Bir süre sonra arayı açarız; o zaman, yalnızlıkla, tanımadığımız dönemeçlerde önümüze çıkan beklenmedik olgularla, bisikletimizin çıkardığı maddi sorunlarla karşı karşıya kalırız. Sonunda, bu çabanın gerçekten zah- mete değip değmediğini düşünmeye başlarız. Evet, elbette zahmete değer. Sadece, vazgeçmemek gerekir.
Sayfa 108Kitabı okudu
Muzaffer Bey’in Akdeniz Sanayi Fabrikası Müdürü oluşu rastlantı değildir. Bu memlekette her işin başına asker getireceksin, bak nasıl yürür işler. Herkes görevini, sırasını, rütbesini, haddini bilir. Astın üste itirazı yoktur ve olamaz askerlikte. Ast-üst ilişkileri şaşmaz bir tıkırtıyla işler, hurdadır her şeyin anahtarı. İşte fabrikada, tıpkı askerdeki gibi bir ast-üst düzeni kurmak istiyor Muzaffer Bey. İşçi ustabaşına, mühendise... herkes bir üstüne tam bir itaat için­de olmalı. Ama, yok, işçiler bile en alt rütbede olduklarını bilmedikçe, elbet yürümez işler. Ne demek grev? Askerlikte grev mi olurmuş? Yok çalışma şartları, yok şu, yok bu. Biz askerlikte ne görevlerde bulunduk. Hiç itiraz ettik mi, vatan vazifesi, dedik yaptık. Bütün mesele, bu işçilere vatan millet, birlik ve beraberlik şuurunun yerleştirilmemiş oluşu. Bunların kafası bölücü. Oysa bu vatan hepimizin, bu millet bir bütün. Sen işçiysen, bu topografyadaki yerini bileceksin, orada, vatanın sana verdiği görevi yapacaksın. Ama bunlar eninde sonunda cahil köylüler, ne var ki askerdekiler de aynı köylüler değil miydi? Niçin böyle davranmıyordu onlar? Çünkü onlar gerekli eğitimden geçiyorlardı. Bunlar geçmiyor.
İşte böyle, aklın, yalnızca raison anlamında değil la conscience (bilinç, vicdan) anlamında aklın demek istiyorum, herkes tarafından saygı göreceği çağa henüz gelmedik; böylesi bir çağın gelmesi için katkıda bulunmak ise hepimizin görevi. Ayrıca, kişilerin karakterlerini yargılarken insanlığın ge­rektirdiği ilk şeylerden biri de, çağdaş toplumun özelliklerini göz önünde bulundurmaktır.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
230 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.