"İnsan isterse her koşulda her şeyi yapılır. Onun sözünde" yapamam, beceremem "gibi sözcükler yoktur. Geri çekilmek, vazgeçmek yok. Bütün mesele yeteri kadar isteyip istemediğinizindir. Ağzınızın ucuyla değil, yüreğinizle istemelisiniz," derdi. Hayata asılmayı, koşarken düşmemeyi, düşersen korkmamayı, kalkınca başını dik tutmayı öğretti bize.
Hepimiz bir yolun yolcusuyuz bu hayatta sonsuz diye bir şey yok sevdiğimiz insanlar değer verdiğimiz ögeler veya o hepimizin hatırladığı bi pazar gecesi sobanın üstünde demlenen çay o çaydanlığın etrafına koku çıkarsın diye koyduğumuz portakal kabukları o kardeşimizle son kalan bisküvi için etiğimiz tatlı kavgalar hepsi son buldu şu an en son ne zaman bisküvi yedim onu bile hatırlamıyorum zaten tadı da pek eskisi gibi de değil çünkü bizim özlediğimiz o bi bisküvi değil o yaşanılan eski günlerdi çok insan kaybettik kimini yaşadığı halde kimini ağlayarak toprağa verdik her giden anı her giden insan bi yara bıraktı kalbimizde gün gelicek anemiz babamız dahi olmayacak yanımızda her geçen gün eskiyi hiraz daha özlüyorum eski aşklarımı eski anılarımı ama acımasızca geçerken zaman hayatın ne kadar boş olduğunu anlıyorum ve o yüzden yalan geliyor bana bu dünya işte o yüzfen hayattan zevk almuyorum biliyoröusun çünkü her yaşadığım mutluluğun geride bir anı olarak kalacak olmasını bilmek yoruyor yüreğimizi aslında ölmek çok güzel bir şey çünkü bütün dert ve tasalarımız bir anda yok olup gider insan oğlu doyumsuzdur ne kadar iyi olursa olsun hep bir parça daha koparmanın derdinde hepimiz öyleyiz ama artık bana giç bir şey eskisi gibi tad vermiyor okuldan kaçmakarımız lise anılarımızı çok özlüyoruz ama gün gelicek çoluğa çocuğa karşınca da bu günleri özleyeceğiz nasıl beraber iken doya doya eğlenip içimizden hiç bitmemesini istiyoruz ya o günlerde her şey gibi özlemlerin arasında kaybolacak özlemek kalbi çok yoruyor işte o yüzden bu kahır ve özlem dolu bu dünyanın bir an önce geçip gitmesi dileği ile
Reklam
Öyle ya, bütün hayvanların en bahtiyarları, kural ve özentisiz yaşayıp doğa kanunlarından başka kanun tanımayanlar değil midir? Arılardan daha mutlu, hayranlığımıza daha layık bir varlık var mı? Her ne kadar insan gibi beş duyuya sahip değillerse de, onların mimarisi, sizinkine sonsuz derecede üstün değil mi?
-Budala değil o. Edmundo Dayı bir bilgin. Büyüdüğüm zaman bilgin ve şair olmak, kelebek boyunbağı takmak istiyorum. Kelebek boyunbağımla resim çektireceğim. -Neden kelebek boyunbağı? -Çünkü insan kelebek boyunbağı olmadan şair olamaz. Edmundo Dayı bana dergilerdeki şair resimlerini gösterdi, hepsinin kelebek boyunbağı var. -Zezé, onun her söylediğine inanmaktan vazgeç. Edmundo Dayı kafadan çatlağın biri; biraz da yalancı.
Sayfa 6 - Can yayınevi
' Eğer insanın yaşamındaki temel motivasyonu, gü­zel bir sabaha uyanmak ya da sakin bir geceye başla­mak değilse; birdenbire hayatın her anını sevdiğini zanneder ve yine kendine has sessizliğiyle övgüye boğar yalnızlığını. Soğukta üşümeden, sıcakta pişme­den, rüzgarda savrulmadan ve yağmurda ıslanma­dan ölmek derdindedir, oda sıcaklığında ölmelidir insan. '
Okuyan Us Yayınları pdfKitabı okuyor
Mutlu mesut yaşarken hayatının bir döneminde hummalı hastalığa tutulmuşçasına ansızın kedi delisine dönüp aklını kaçıran pek çok arkadaşım oldu, hallerini daima şaşkınlık ve bir parça da esefle izledim. Şimdi durduk yere onlardan birine dönüşecek değilim. Sadece sağlığından emin olmak istiyorum tekirin. Dünyanın bin bir türlü hali, onun da kendisinden ilgi bekleyen evlatları var. Bunu bildiğim için. O kadar. Neyse ki tekir sözü- nün eri bir kedi, arada gecikse de her defasında muhakkak teşrif ediyor. Çok da merakta bırakmıyor. Bu güvenilir, prensip sahibi, asil tarzı içten içe hoşuma gidiyor. Dünyada böyle efendi insan kalmadı. Uygarlık savaşında bayrağı tekir taşıyor.
Sayfa 156
Reklam
Fakat da­ha dolaysız ve daha etkin başka bir yol daha vardır; insan burada artık şu alet-karşıtı olma gibi negatif bir rol oyna­mamakta, sanki kendisi aletmiş gibi tepki vermektedir: "Eğer insan vücudu az çok gergin liflerin bir bütünü olarak -bunların duyarlılıkları, hayatları, hareketleri soyutlandık­ tan sonra- düşünülecek olursa, müziğin lifler üzerinde, birbirine komşu müzik aletlerinin tellerinin üzerinde yap­tığı etkinin aynını meydana getireceği kolaylıkla kavrana­caktır" ; işitsel duyunun uzun ve karmaşık yollarını her za­ man izlemeye ihtiyacı olmayan rezonans etkisi. Sinirsel tür havayı dolduran müzikle birlikte titreşir; lifler hareketi tıp­kı duymadıkları bir müziğe uygun olarak, birlikte yapan "sağır dansözler" gibidir. Ve bu sefer müziğin yeniden ha­ reketlenmesi tutkuların uyumlu işleyişini sağlayan uyum­sal yapılar, sinir lifinden ruha varana kadar bizzat vücudun içinde yapılmaktadır.
376 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
ÇOCUK-SEBASTIAN FİTZEK,376 sayfa Tüm kitaplarını okuyup bitirdiğim yazara bir süre ara vermiştim.Yeni kitaplarının çıktığını görünce tabi ki sıkı bir hayranı olarak hemen aldım.Kitap aslında yeni değil,incelediğimde 2007 yılında basılmış ama bizde yeni çeviri yapıldığı için en geç biz okuyoruz. Psikolojik-gerilim türünde benim için artık bir
Çocuk
ÇocukSebastian Fitzek · Pegasus Yayınları · 202319 okunma
“Her şey başkalaşırdı yeryüzünde. Irmaklar yatak değiştirir, deniz geri çekilir, limanlar içeride kalır, toprak ufalanır, yamaçlar akardı. Dağların zirvesi bile çökebilirdi.”
Sayfa 96 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
"(Akif'e göre) Evrende bulunan her varlık ya­ratılış gayesi doğrultusunda görevlerini kusursuz yerine geti­rirken, insan, Yaratıcı tarafından muhatap alınmış ve sorum­luluklarını düşünüp gereğini yapıp-yapmama konusunda özgür bırakılmıştır."
Reklam
Aşırı düşünmekten ölüyoruz her şeyi düşünerek yavaşça kendimizi öldürüyoruz düşün düşün düşün zaten insan zihnine asla güvenemezsin bu bir ölüm tuzağı Anthony hopkins
Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da tecrübe. Sana söylediğim şeyleri otuz seneye yaklaşan bir hayat bana öğretti. Sen de yavaş yavaş yola gelirsin. Benim şurada üç günlük ömrüm kaldı; aklında bulunsun diye bunları söylüyorum. Hayattan fazla şeyler
Sayfa 151 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Geleneği olmayan hiç bir düşünce sistemi sahici bir eser ortaya koyamaz.
Geçmişe takılan her düşünce de içe kıvrıklaşır. Ne kadar zengin olursa olsun farklı ufuklara, denizlere açılamayan yapılar durağan sular gibidir, kokuşması kaçınılmazdır.
Elimizde Adres kalmamıştır
Bir gün bütün gemileri yaksak ulaşacağımız yere dair elimizde hangi adres kalacak? Tarık bunun cevabını biliyordu. Elinde bir adres yoktu ama adresleri kendisi yazacaktı. Beklentisi yoktu, tek hedefi ayak bastığı toprak parçasını adres defterine ekleyebilmekti. Bunun için elindeki tüm adresleri yakmıştı. Kahraman bir kaşif edasıyla İber Yarımadası'nın içlerine ilerleyen bu fatih daha sonra eski adresine sıradan bir asker olarak döndü, sessiz sedasız köşesinde hayatını tamamladı. Onun en büyük farkı sıradan bir nefer gibi çekilebileceği bir köşesinin olmasıydı. *** İnsan hayatı adreslerle malül. Adresler ararız , yeni adresler ekleriz. Kimi adreslerden umut kalmadıkça yenilerini ararız… Yeni, heyecanlar, yeni umutlar… Düşünce ufkumuz da kaşiflere muhtaç, bilgeliğin, birikimin, ferasetin aydınlığında istikamet üzre oluruz. Yeni fetihler gereklidir kalplere, yeni adresler gereklidir fikirlere... Fikir, düşünce ufkumuz sürekli yenilenme ister. Yeni adresler eski adreslerin tarifiyle bulunabilir. Aksi durumda çıkmaz sokakların karanlık dehlizlerinde kaybolma riski her zaman vardır .
Yanılgı
Yoksa insan her istediğini yapabileceğini mi zanneder.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.