Nasıl bir eş oldunuz sizce hocam? Samimiyetle söyleyebilirim ki çok zor ve kötü bir eş oldum. Çünkü önceliğim her zaman işim oldu, Oya'yı çok ihmal et tim. Yetmezmiş gibi bir de evin ve ailenin bütün yükünü Oya'ya yükledim. Belki iş bölümü oldu aramızda bilemiyorum ama keşke biraz daha iyi bir koca olabilseydim. Ama belki de o zaman şimdiki Celal olamazdım. Haklı olabilirsiniz ama Oya Hanım'a sorsak belki de çok iyi bir koca olduğunuzu söyleyecek. Hiç zannetmiyorum ama Oya'ya soralım istersen. Oya Şengör: Kötü bir eş diyemem ama çok yorucu bir eş olduğunu söyleyebilirim. Tabii iyi tarafları da var, hiç olmaz olur mu? Celal benim ufkumu açtı, neler neler yaptık beraber.... Bunların yanında dürüst, zeki, akıllı... Aslında akıllı demeyeceğim çünkü sağlığına hiç dikkat etmiyor. Bu konuda çok şikâyetçiyim. Çok teşekkür ederiz. Oya Hanım. Peki hocam, kadın olsaydınız ve yine bilim insanı olsaydınız evlenir miydiniz? Evlenmezdim çünkü özellikle kadın için çalışmak çok zordur. Anneliği düşününce o daha da zordur tabii. Oya bana, "Çocuk ister misin?" diye sormuştu. Ben de ona, bunun tamamen ona ait bir karar olması gerektiğini söylemiştim. Çünkü çocuk rahme düştüğü andan itibaren sıkıntıyı çeken annedir. Bir de bunun hamileliği ve emzirme dönemi var. Ayrıca çocuk büyürken de annenin ağzına bakar, babanın değil. Mesuliyetin çoğunu ister istemez anne yüklenir. Haliyle ben evliliğimizde bir çocuğumuz olacaksa elimden geleni yapacağımı ama bunun çok fazla bir şey olamayacağını söyledim. Oya da bir çocuğun yeterli olacağına karar verdi.
Vahşi Kadın arketipi aynı uygunlukta olan başka terimlerle de ifade edilebilir. Bu güçlü psikolojik doğaya içgüdüsel doğa diyebilirsiniz, ama Vahşi Kadın bunun arkasında yatan kuvvettir. Buna doğal ruh da diyebilirsiniz, fakat bunun ardında da Vahşi Kadın arketipi yatar. Bunun, kadınların doğuştan gelen, en temel doğası olduğunu da söyleyebilirsiniz. Kadınların özgün, özlerinde var olan doğası diyebilirsiniz. Şiir sanatında ona “Öteki” ya da “evrenin yedi okyanusu” veya “uzak orman” ya da “Dost” adı verilebilir. Farklı psikoloji ekolleri ve farklı bakış açılan tarafından id, benlik, içsel doğa olarak da adlandmlabi-lir. Biyolojide ise buna tipik ya da temel doğa denir. Ama örtük, önbilisel ve bedenin içinden gelen bir şey olduğundan, cantadordlaı arasında ona bilge ya da akıllı doğa denir. Bazen “zamanın sonunda yaşayan kadın” ya da “dünyanın ucunda yaşayan kadın” olarak tanımlandığı da olur. Ve bu criatura her zaman bir yaratıcı-ca-dı, ölüm tanrıçası, ahlâki çöküntü yaşayan bir bakire ya da daha başka kişileştirmelerden biridir. O, yollarım kaybeden, bir bilgiye ihtiyaç duyan, çözülecek bir sırrı olan, ormanda ya da çölde gezinip araştırma yaparken yoldan çıkan herkes için hem arkadaş hem de annedir.
Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve 2004 yılları arasında zaman
"Kadın, ilk aşkını tattığı gün onu ikiye böler. Erkek ilk aşkından sonra öncesi gibidir. Kadın ilk aşkından itibaren başkadır. Bu yaşamı boyunca sürer. Erkek kadınla bir ge­ce geçirir ve gider. Yaşamı ve bedeni hep aynıdır. Kadın gebe kalır. Anne olduğunda çocuksuz kadından farklı bir insandır. O gecenin meyvesini dokuz ay boyunca bede­ninde taşır. Bir şey büyür. Yaşamından hiç ayrılmayacak bir şey yaşamının içine büyür. Annedir. Çocuğu ölse de, bütün çocukları ölse de annedir ve anne olarak kalır. Çün­kü bir kere çocuğu kalbinin altında taşımıştır. Ve kalbin­den bir daha hiç çıkmaz. Çocuğu ölse bile. Tüm bunları erkek bilmez. Aşk öncesinin aşk sonrasından, annelik öncesinin annelik sonrasından farkını bilmez. Bir tek ka­dın bilir ve kadın bundan bahseder. O hep bakire olma­lıdır ve hep anne olmalıdır. Her aşk öncesi bakiredir, her aşk sonrası annedir."
(....)anne sevgisindeyse bir olan iki kişi ayrılır. Anne, yalnız bu ayrılmaya katlanmakla kalmamalı, çocuğun kendisinden ayrılmasını istemeli, bunu desteklemelidir. İşte bu evrede anne sevgisi güç bir görev olur, özgecilik ister; her şeyi verebilmek, sevdiğinin mutluluğundan başka hiçbir şey istememek yetisini gerektirir. Annelerin çoğu işte annelik görevinin bu evresinde başarısızlığa uğ­rarlar. Narsist, üstünlük taslayan, sahip olmaktan hoş­lanan bir kadın, çocuk küçükken; "şefkatli" bir annedir. Çocuğu kendisinden kopup ayrılırken de seven bir anne olabilmeyi ancak gerçekten sevebilen, almaktan çok vermekle mutlu olabilen, kendi varlığının temelleri sağlam olan bir kadın başarabilir.
Kadın Olmak Zor, Kadın Ölmek Kolay
Türkiyede kadın olmak zor ama kadın ölmek kolay... Bunu niye söylüyorum çünkü şimdi art arda dört haber vereceğiz, üçü kadın cinayeti... Dördüncüsü de yine çocuğunun gözleri önünde bçaklanarak ölümden kıl payı kurtulan bir kadın.. Bu haberleri üst üste vereceğiz çünkü birini görmeyen diğerini görsün, diğerini duymayan öbürünü fark etsin
Sayfa 278 - Destek Yayınları / 25. Baskı: Nisan 2021Kitabı okudu
Reklam
63 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.