This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
Even though they were in their seventies, a couple applied to the court for a divorce. The judge asked the old couple: “Why do you want to leave after all these years?” The old woman replied: “Mr. Judge, to be honest, I never thought of such a thing until a month ago. My wife brought me verbena one day. I love flowers. Verbena is a flower that requires a lot of water, and my husband said that if it is not watered regularly, the flower will wilt. I am someone with bone disorders. Even though I had to wake up every night and water the flower, I realized that not once did my husband wake up at night and water the flower, despite my illness.” The judge found the woman right, but also asked the man: “Do you have anything to say?” The old man replied: “What my wife told me is true word for word, sir, except for one thing. On the contrary, verbena dies when watered too much. My wife needs to exercise regularly to improve her bone condition. But since my wife didn't do this, I had to make up this lie. He had to get up every night to water the flower so that it wouldn't die. Every time he woke up, I would already be awake. When my wife finished her work and went to sleep, I would go and drain the water from the flower and even dry the soil with napkins. Then, I would come to bed and love my wife, who was my source of life and whom I loved more than my life, to the fullest...”
Çoğu size yalan gelebilir. Varsın gelsin! Ama ne yapayım ki doğru, hem de her kelimesi..
Sayfa 18 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her şeyi ezberleyen, dur durak bilmeden okuyan, metnin kölesi olan, risk almaktan korkan, ezberlediklerini tekrar eder gibi konuşan entelektüeller, okudukları şeyler ile dünyada, ülkelerinde veya yaşadıkları bölgelerde yaşananlar arasında somut bağlar kuramaz. Okuduklarını kelimesi kelimesine tekrar ederler fakat nadiren kıymetli bir şeyler öğretebilirler. Diyalektik düşünceyi en doğru şekilde anlatırlar ama kendi düşünüşleri mekaniktir. Bu tür eğitimciler, gerçek dünyayla bağı kopmuş, idealize edilmiş, verilerden ibaret bir dünyada yaşar.
Size tavsiyem, "tesadüf" kelimesi yerine "tevafuk" kelimesini kullanın. Çünkü tesadüf, "başıboşluk" veya "rastgelelik" demektir. Tevafuk ise, "nizam","intizam" ve "uygunluk" demektir. Allah'ın her şeyi en ince ayrıntısı ne kadar hesaplayıp en muntazam şekilde yarattığına inanıyorsanız, sizin için doğru olan kelime tevafuktur. Unutmayın,tesadüf diye bir şey yoktur. Tevafuk diye bir şey vardır. Zira Allah'ın bu kadar ayrıntıyı sistemli bir şekilde çalıştırıyor olması tesadüf olamaz
2.Ayet:O, insanı ‘alak’ tan yarattı. Halaka el-insan. Her şeyi yarattı ve özellikle de insanı yarattı. Genelden özele doğru gidiyor. İnsanı “alak’tan” yarattı. Alak kelimesi alika fiilinden geliyor. Alaka diye de telaffuz ediliyor. Yapışmak, tutunmak, asılı kalmak anlamına geliyor. Dolaylı olarak, insanlar bunu ‘kan pıhtısı’ anlamına geliyor şeklinde yorumlamışlar. Erkeğin sperminin rahimden içeri girip anneyi hamile bırakması anlamında da bu kelime kullanılıyor. Bu konu modern embriyolojide konuşulan bir konu ve o zamanlarda bilinmesine hiçbir şekilde imkân yoktu. Birçok çevirinin söylediği gibi sadece kan pıhtısı değil. “Alak” kelimenin tam anlamıyla asılı olan şey anlamına geliyor. Kuran’da embriyolojiden bahseden başka yerler de var. Ama bu kelime ayrıca önemli çünkü bu kelime Allah’ın gizli olan şeylerdeki engin bilgisini gösteriyor. Biz, kendi içimizde ne olduğunu Allah’ın bildiği gibi bilmiyoruz. Bu, Allah’ın ayetinin bir göstergesi. Allah diyor ki, “Varlığımızın delillerini, ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz.” (Fussilet 41:53) Bu kendi nefislerimizde (içimizde) olan bir delil. “O Kuran’ın gerçek olduğu onlara apaçık belli olsun.” (Fussilet 41:53) Allah, belli şeyleri vurgulamak amacıyla insanın yaratılışından bahsediyor.
Genç MüslümanlarKitabı okudu
Evet, doğru. Hiç bilmiyorum. Seni nasıl seveceğimi.
Reklam
635 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.