“Bazen kadınlar erkekler için giyindiklerini söylerler ama kesinlikle yalnızca erkekler için giyinmezler. Onlar öteki kadınlar için de ama her şeyden önce kendileri için giyinirler”
"Kur’an kadın erkek ayırımı yapan, kadınlarla
erkekleri eşit görmeyen, erkeği üstün gören, erkeğe kadına.vermediği birçok hakkı veren, kadının hakkını yiyen, kadını aşağılayan, hor gören, hukuki konulardan cennet nimetlerine kadar her hususta erkeğe imtiyaz ve üstünlük tanıyan hükümler vaz ederek kadını erkeğe göre ikinci derecede tutan bir dille yazılmıştır. Üslûbu bile erkeksidir, erkekçedir, objektif değildir. Bu özelliklere ve üslûba sahip bir kitabı ancak bir erkek (insan) yazmış olabilir. Kadını ve erkeği eşit olarak yaratan Allah böyle bir kitap indirmiş olamaz. İşte bu, kadınlar açısından, Kur’an’ın bir insan (erkek) tarafından yazıldığının yeterli bir kanıtıdır. Başkasını aramaya ihtiyaç yoktur.
Ben de tamamen erkekleri kayırarak, kadınlar karşısında her açıdan üstün görerek yazılmış bir kitabı erkeklerin savunmasını anlarım da, erkeklere göre kendi aleyhlerine hükümler içeren bir kitabı kadınların savunup sahiplenmesini hiç anlayamam."
Milton'in Areopagitica'sının yayımlanışının üç yüzüncü yıldönümü münasebetiyle PEN Derneği'nin düzenlediği toplantıya katıldım- söz konusu risalenin basın özgürlüğünü savunmak amacıyla yazıldığını hatırlarsınız. Toplantıyı ilan etmek amacıyla önceden dağıtılan broşürlerde Milton'ın bir kitabı “öldürme"nin günahı üzerine
Muntazaman kitap eleştirisi yazan herkese -her yıl, diyelim en az yüz kitap incelemesi yazan kişilere- soralım, acaba alışkanlıkları ve karakterlerinin tarif ettiğim gibi olduğunu inkâr edebilecekler mi? Her yazar biraz böyledir zaten, fakat uzun süre ayırt etmeden kitap incelemesi yazmak özellikle nankör, sinir bozucu ve tüketici bir iştir. Yalnızca çerçöp kitapları övmeyi değil- gerçi az sonra göstereceğim üzere bunu da içerir- kişinin kendiliğinden bir şeyler hissetmediği kitaplar için sürekli tepkiler uydurmasını gerektirir.
İyi bir tezgâh ve doğru miktarda sermayeyle her eğitimli insan bir kitapçı sayesinde küçük ve güvenli bir gelir elde edebilir. "Nadir" kitap ticaretine girişmezseniz öğrenmesi zor bir ticaret değildir ve kitapların içindekiler hakkında bir şeyler biliyorsanız işe avantajlı bir başlangıç yapmış olursunuz.
Dickens, Thackeray, Jane Austen, Trollope gibi yazarları sıradan bir ödünç kitap kütüphanesine koymak boşunadır; kimse almaz bu yazarları. On dokuzuncu yüzyılda yazılmış bir kitabı görür görmez, "Ah ama çok eski!" deyip geri çekilir insanlar. Yine de tıpkı Shakespeare'i satmanın kolay olması gibi, Dickens'ı satmak da her zaman kolaydır. İnsanların "bir gün mutlaka okumak istediği" yazarlardandır Dickens, tıpkı Kutsal Kitap gibi onun hakkında da ikinci el bilgi boldur.
Haftada 170 gram tütün içiyorum ve otuz gramı yarım crown ettiğinden yılda yaklaşık 40 pound ödemiş oluyorum. Savaştan önce, 30 gramı 8 pennyken bile aynı tütün için yılda 10 pound'dan fazla harcıyordum; günde 6 penny'den bir pint bira içsem, bu iki kalem yılda yaklaşık 20 pound edecekti. Ulusal ortalamanın pek de üstünde olmasa gerek bu