Çalan son şarkı odamda yankılandı dün gece.
Sözleri yoktu,
ama içinde bin suskunluk boğuluyordu.
Senin sesin gibiydi;
uzak, tanıdık ve artık yabancı.
Anlamının yüküyle çöken omuzlarımda,
sana yazılmış ama hiç gönderilmemiş
yüzlerce mektup taşıyorum.
Kelimesi acı, cümlesi ihanet…
Ve bu gece,
kanlı bir sigara dudaklarımda yanıyor.
Her nefeste biraz daha seni soluyorum…
Ama her kül, biraz daha beni yakıyor.
İnsan her adımını mezardan uzaklaştırmak için atar, yine her adımda mezara bir adım daha yaklaşır. (Nitekim her nefesini hayatını uzatmak için alır. Yine her nefeste hayatından bir nefeslik zaman azalır.)
Sayfa 15 - Türk İş Bankası Kültür Yayınları·Kitabı okudu
“Kırık Aynalar Gibi”
Bir sabah kalktım, içimde binlerce enkaz,
Kendi küllerimi süpürüyordum sessizce.
Her nefeste biraz daha eksiliyordum,
Ama kimse fark etmiyordu, alışmıştı herkes gidene.
Gülüşlerim sahteydi, aynalarla barışmadım,
Düşlerim çocuktu, gerçeğe hiç alışamadım.
Bir yanım hep yarım, bir yanım hiç başlamamış,
Ben, kendimi en çok kaybolduğumda tanımıştım.
Sustum, çünkü anlatınca daha çok üşüyordum,
Kalbim, herkesin uğrayıp hiçbirinin kalmadığı bir otogardı.
Ne zaman "iyiyim" desem, içimden bir feryat yükselirdi,
Ve sonunda anladım: En çok ben yordum kendimi.
Hayat zor, evet… ama ben daha zordum ona.
Beni yenemeyenler, eksik kaldı hatıralarımda.
Bir gülüşün ardından ağlamayı öğrendim,
Ve hep en sevdiğim yerden kırıldım, usulca.