Yatakta dinlenme süresini iki nedenden ötürü abartmamak gerekir
Birincisi, gerekli ve kişiye göre deği­şen bu süreyi uzatmak alışkanlık haline gelirse, uyku "kanı yoğunlaştırır." Bütün sabah bunun zararını görür: Somurtkan, uyuşuk, hüzünlü olur insan. Kolayca üşür, kolayca etki altında kalır. - Ama aşırıya kaçılan dinlenmenin yarattığı en ciddi terslik bu değildir: Yatakta geç saatlere kadar tembellik eden, uyandıktan sonra uzun süre yataktan çıkmayan her öğrencinin kaçınılmaz bir biçimde tek kişilik hazlara yönel­mesi istisnası olmayan şaşmaz bir kuraldır. Bana yataktan kaçta kalktığını söyle, sana cinsel isteklerinin esiri olup ol­madığını söyleyeyim .
Başkan; haf­tanın bir gününü Rabbine kulluk ve ahiretini hazırlamak için ayırmalıdır. Ayıracağı gün de Cuma’dır. Çünkü Cu­ma müminlerin bayramıdır. Cuma gününde öyle bir saat var ki; o saatta bir şey isteyen kimsenin Allah ihtiyacım giderir ve duasını kabul eder. Bu yapacağınız işi şuna benzetebiliriz: Sizin, kan-kocalı haftada birgiin işleriniz­ le meşgul olacak bir hizmetçiniz olsa, onlar hizmet günü­de hizmetinizde bulunmasalar, bunların yanınızdaki du­rumu nasıl olur? Kul onu (hizmetçiyi) yaratmış değil, halbuki siz Allah’ın mahlukusunuz. Ey Başkan! Gerçek­ te siz O’nun kulusunuz. Siz hizmetçinizin bu yaptığına razı olmuyorsunuz. Öyle ise Cuma gecesi oruca niyetleni­niz, perşembe gününü de buna eklerseniz daha iyi olur. Cuma günü erken kalkınız ve uygun bir elbise giyiniz. Sabah namazını cemaatla kılınız, güneş doğuncaya ka­dar konuşmayınız, yüzünüzü kıbleden çevirmeyiniz, eli­nize teşbihi alınız ve bin defa «Lailahe illellah Muham- medür-Resulullah» deyiniz. Güneş doğduktan sonra tak­dim edilen öğütleri okumalarını emrediniz. Hafızanızda kalması için her Cuma bunu okusunlar. Okuyucu okuma­yı bırakınca dört rek’at namaz kılınız ve kuşluk vaktine kadar teşbih çekiniz.
Reklam
Vince hayata tapardı, işsiz, hasta, sersefil dahi olsa, sadece var olmayı, yeryüzünde olmayı, sabah uyanıp akşam yatmayı, rüzgârın esmesini veya güneşin parlamasını, yağmurun usul usul ya da bardaktan boşanırcasına yağmasını dünyanın en muhteşem armağanı olarak görmüştü her zaman.
Sayfa 12 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Harika!..
Övgüler de, yergiler de dayanıksızdır. Şairse, dayanıklı olduğu ölçüde kazanacaktır. Geceye yenilmeyen her kişiye, ödül olarak bir sabah ve bir gündüz, bir güneş vardır. Ve şair, her sabah, armağan olarak, bir güneşe kavuşmağa en lâyık kişidir.
Bana sorsalar bir gün daha fazladan ömür istemem. Ama bana soran yok işte, uzattıkça uzatıyor Yaradan ömrümü. Ben her sabah uyanıp "Hazırım Rabbim" diyorum "gel al canımı." Gelen giden yok daha.
Bu sabah yatakta, Fransa’nın İngiltere’den üstünlüğünün Fransa’da her burjuva’nın sanatçı olmak istemesi, İngiltere’de ise her sanatçının burjuva olmak istemesi olduğunu düşünüyordum.
Sayfa 15 - Can Yayınları
Reklam
Açılır Kapılar
Alır seni korum damla damla suyuma, ekmeğime, aşıma, kaygıma, sevincime, acıma, umuduma, sabrıma, gücüme. Alır seni bölerim parça parça, dağıtırım topraklara, denizlere, geceye. Açılır her sabah kapılar gözlerinde, girerim ışıltılı, yemyeşil bir bahçeye. A. Kadir (Meriçboylu)
Sayfa 256
YÜRÜYELİM SENİNLE İSTANBUL’DA Kırmızıyı sevdiğini bilseydim Hayallerim kıpkırmızı olurdu İstanbul hâlâ güneşin ardında Ufuklarında birkaç kere leke birkaç kan pıhtısı dudaklarında İstanbul hâlâ sevimli mi sevimli
Çocuk dediğin, sabah uyandığı saatten, kahvaltıda yiyeceği yumurtaya, okulda ne okuyup yazacağından, yemeğini yiyip ellerini yıkayacağı dakikaya kadar, attığı her adım başkalarının emir ve gözetiminde olan zavallı bir mahluk, bir tür mahpustur!
Sayfa 15
Her sabah düşündüğüm ilk kişi her gece düşündüğüm son kişi oydu.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.