Her aldığın nefese şükretmiyorsan bile, her sabah yeniden doğduğuna şükret!
(Ben zaman zaman bu kitaptan kendime kural seçerim gözümü kapatarak. Bunu da 1000 kitap için seçmiş oldum bugün :) )
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz".
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O
Bana belirgin bir arzu verin ve dünyayı alt üst edeyim. Her sabah bana diriliş komedisini ve her akşam mezara giriş komedisini oynatan, ikisi arasında da cansıkıntısı kefeninin azabından başka hiçbir şey yaşatmayan o fiiliyat utancından kurtarın beni... İstemeyi düşlüyorum — ve her istediğim bana paha biçilmez geliyor. Melankoli tarafından kemirilen bir vandal gibi, bensiz ben, hedefsiz yol alıyorum, bilmem hangi köşeye doğru... terk edilmiş bir tanrı, kendisi de tanrıtanımaz olan bir tanrı keşfetmek ve onun son şüphelerinin ve son mucizelerinin gölgesinde uykuya dalmak için.
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz,
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz" Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen - derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni, kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor, her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını Ve her şey tekrarlıyor Seni nice sevdiğimi...
“Bu kitap bunca zaman ne söylüyor gözlerinize” diye yarı şaka yarı ciddi fısıldıyordu. “Bu basit eski kağıtlardaki siyah çizgiler sizinle konuşmayı bitirmeyecekler mi? Her pazar, her gece anlattığınız, beni Procida’da ağlatan nice hikâyeleri bilmiyor musunuz? Peki, her gece yazıp sabah denize, rüzgara savurduğunuz uzun mektuplar kime? Bunca uzun zaman okuduğunuzda ya da yazdığınızda nasıl da solduğunuzu, kendinize kötülük yaptığınızı görmüyor musunuz? Her gün sizi dinlemeyen bu ölüler ya da gölgelerle konuşmanız yerine size bakan, sizi gören benimle konuşsanız daha iyi olmaz mı? Şu kağıt yapraklar kadar da mı aklım yok! Ben sizinle bütün gün konuşur, sorduğunuz her soruya da cevap veririm, böylece siz de gözlerinizi böyle yormak, lambanızın bütün yağını tüketmek zorunda kalmamış olursunuz.”
İnsanlarda anlayamadığı bir şey de gazete okumalarıydı. Neden her sabah içlerini karartmak gereğini duyarlardı acaba? Futbol maçı hastalarınınkini anlıyordu. " Ya ötekiler? Binlerce gazete satılıyor bu şehirde. Örneğin şu yaşlı adam! Yoksa FATİH'TE İKİ EV YANDI başlığını görüp 'İyi, benim orada evim yok,' diye düşünebilmek rahatlığı için mi okur? BİR ADAM KARISINI ÖLDÜRDÜ. ' İyi etmiş. Kim bilir ne namussuzdu.' ÇİN'DE İSYAN. ' Beter olsunlar, kırsınlar birbirlerini. Bize dokunmasınlar da!.. Bu 'biz' dediği daha çok 'ben' değil mi? 'Ben, benim, bana, beni!' herkes 'Ben'.
Aslında şimdi düşünüyorum da, bu yanlış kurulmuş bir cümle. Gerçekçi olalım. Bu işte, hayatta bir bokluk yok. Çok iyimser bir yaklaşım olurdu. Ki ben benzer yaklaşımları Pollyanna'ya rüyamda tecavüz ettikten sonra bıraktım... Bu işin, bu hayatın kendisi bir bokluk. İçinde yüzüyoruz. Yanlış anlaşılmasın! Kötü, acı verici, şu ya da bu olduğu için değil. Bilinmediği için! Mükemmel hayatlar da gördüm. Sabah yataklarından kalkmak için sabırsızlanan mutlu insanları da gördüm. Konu bu değil. Konu bilinmeyenler, anlaşılamayanlar. Etrafımızda dönen görünmez dümenler. Belki Tanrı. Belki de daha insanı bir teşkilat. Her şeyi düzenleyen. Kim bilir? Hayat ve ölüme hakim olanlar bilir...