"Bir kadının alabileceği “en güzel” mektupları alır Piraye, Nâzım’dan on iki yıl boyunca.. Lâkin merhamet yanı ihlâl edilmiş her bencil aşk gibi, teselli çizgisi bazen çekilmemiş mektuplardır bunlar: “Ve benim aşkımda merhamet yok ki teselli olsun..” Ve bir şair “dünyanın en güzel yüzünü bembeyaz bir yatağın üzerinde” ağlatıp durmaktadır.
Vaatler vaatler sonra… “Seni öyle mes’ut edeceğim ki kötü günlerin hatırasını bile bahtiyarlıkla anacaksın!..
Böyle vaatler her zaman tehlikeli değil midir?
Niye ki bunca vaat?.. Çünkü zamana karşı dayanıklılığı daima şüphe götüren aşkın, en büyük düşmanı zamansa, bir büyük düşmanı da yaşanmamışlık. Nâzım yazdıklarında samimîdir elbet. Az boz bir aşk değildir onunki. Çünkü âşıktır, üstelik şairdir. Ama doğrudur şairlerin kötü âşıklar olduğu. Çünkü şiir, şuur hâlidir. Şuur akıllılık demektir. Aşksa hepi topu bir cinnettir."