Selam. Yatağımda uzanmış, dün geceyi düşünü- yorum. Daha sadece yirmi dört saat önce benim ya- nımda oluşunu ve kollarının arasında uyumanın bana kendimi çok daha iyi, sıcak ve güvende hissettirişini. Tekrar buraya gelmeni ne kadar çok arzu ettiğimi. Ama bunun olmayacağını biliyorum ve anlıyorum. Gerçekten çok iyi anlıyorum. Senin yerinde olsaydım ben de benden nefret ederdim. Senin yerinde olsay- dim. ben de benden şüphelenir ve büyük ihtimalle ben de bana güvenmezdim. Yani aklından neler geçtiği- ni yüzde yüz anlayabiliyorum. Keşke başka bir yol olsaydı, çünkü senin hayatımda olmanı o kadar çok istiyorum ki, yokluğun canımı yakıyor. Ama sana sa- hip olamayacağımı biliyorum ve şu anda sana karşı daha açık olamadığım için üzgünüm. Sen bundan çok daha fazlasını hak ediyorsun. Benden çok daha faz- lasını. Tek söyleyebileceğim bunun çok kötü olduğu. Eğer zamanı geri çevirebilecek olsaydım, inan ki bazı şeyleri çok daha farklı yapmak isterdim. Ama seninle geçirdiğim zamanın, tek bir saniyesini bile değiştir- mezdim elbette. Vay be. Şimdi yazdıklarımı yeniden okudum da, sanırım bugüne kadar birine yazdığım en duygusal şey oldu bu. Beni nasıl da etkilemişsin böyle! Sana fena tutulmuşum ben. Her ne kadar sonradan pişman olacağımı bilsem de cesaretim varken gönder tuşuna basıyorum şimdi, çünkü bunların hepsi doğru. Öpücükler, Julia...'
Sayfa 36
Ben çok üzgünüm," dedim bütün içtenliğimle. "Bana sadece ne yapabileceğimi söyle." "Onlara yakın ol," dedi bunu beklermiş gibi. "Başka bir planı var, ne yapmaya çalıştığını öğrenmem gerek." "Bana söyleyeceğini mi sanıyorsun, yüzüme bile bakmıyorlar." Duruşu dikleşti, güven verici bakışlarını yalancı bir gülümseme taçlandırdı. Kollarımdan tutup beni destekledi. "Onlara bunu söyleteceğine inanıyorum, sende akıldışı bir zekâ var" Kontrolsüz bir şekilde kahkaha attım. "İnan bana ben hiçbir zaman zeki olan olmadım." "Sen kendinin farkında değilsin, insan dünyasında aptalın teki olabilirsin ama zekâ burada başka bir şeydir. Başka renkte akan bir su gibi." şimdilik sadece dikkatlerini kötü yönde çekmememe nedersin?" diye sordum. "Çabalayan ve mütevazı bir su vârisini oynamaya?" Çünkü benim planım bu, benden alınanları nasıl geri alacaktım bilmiyorum ama en azından ölürken onları ısırdığıma emin olacaktım. Tıpkı bir deli gibi. Çarpık bir şekilde gülümsedi. "İzlemek için orada olacağım." Karnımda huzurlu bir nehir akmaya başladı. Bunun onunla ya da benimle alakası yoktu. Bunun bir müttefik kazanmakla ve bir şey yapabiliyor olmakla ilgisi vardı. Her şey olabilirdim ama hiç kimse benden işe yaramaz bir şekilde kenarda durmamı bekleyip, bana ne yapacağımı söyleyemezdi. Kendime böyle bir kötülük yapmayacaktım, onların çerçevesinde boş bir çizim olmayacaktım, orayı gerekirse kendi ellerimle boyayacaktım.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
NUR RİSALELERİNDE İTİKADİ MESELELER
ÖLÜLERİN TASARRUFU "Özellikle, Allah adamı Hz. Abdülkadir, Gavs-ı A'zam, "ol" der "olur" dairesinin kutbu..."(1) "Hazret-i Mevlânâ (Halid-i Bağdadi) (K.S.) Hindistan'dan Tarik-ı Nakşîyi (Nakşi tarikatını) getirdiği vakit, Bağdat dairesi, Şah-ı Geylânî'nin (K.S.) ba'delmemat (ölümünden
Sayfa 477Kitabı okudu
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi Yayınları
Her şey Allah'ın rahmetiyledir. Resulullah buyurdu (sav) Rabb (c) buyurdu ki: "Kulumu rahmetimle cennetime koyun!' O da tekrar: Ya Rabb, bilakis amelimle!" Rabb (cc), meleklerine buyurdu ki: 'Kuluma verilen nimetlerle onun amelini mukayese edin!" Sadece görme nimeti, beş yüz yıllık ibadeti kapsadı (bitirdi).
Sen de küçük zevklerin için beni bu kadar küçültme. Küçültüyorsun demiyorum ama küçültebilirsin. Fakat o zaman, emin ol ki, kaybedeceğin şey daha büyüktür. Bu ben değilim. Sadece sana karşı olan hssim, sana bu kadar bağlı bir insanı, seni deli gibi seven bir insanı mühimsemezsen herhalde hata edersin. Resimlerde, sözlerde, hatıralarda, kokularda, renklerde, her şeyde seni arıyorum. Yattığım vakitler yalnız seni düşünüyorum. Bunları sen benim söylememe hacet kalmadan bilmeliydin. Bana, benden hiçbir şey işitmeden inanmalıydın. Söylediğim şeyler biliyorum söylenmesi güç şeyler. Ama ne yapayım, söylüyorum işte. Üstelik seni o kadar göreceğim gelmiş ki söylemekten ayrıca zevk de duyu.yorum.
Reklam
Uğruna savaştığım tek şey senken mi?
“Ben sarılmak istiyorsam sen daha fazla istiyor musun?” Uzun bir süre cevap vermeyince istemeyerek de olsam gözlerimi açtım. “Benden bıktın değil mi?” diye fısıldadım. Yavaş yavaş başını bana çevirdi. Başını iki yana salladı. “Seni incitmek istemiyorum,” dedi. “İncitebilirsin. Benim seni incittiğim gibi.” “Senden intikam almıyorum. Ama...” tekrar tavana döndü ve yutkundu. “Bir yerden gidiyorsan, git. Bir yola giriyorsan o yolda gerçekten yürü. Ben seninle birlikte yürüyebileceğimize olan inancımı kaybettim. Sana güvenmiyorum. Senin benim karanlığımı aydınlatabileceğine inanmıştım ama sen tüm diyara ışık saçmak istiyorsun. Bunu istemende bir sorun yok, bu bir hata ya da yanlış değil. Sadece aynı şeyi istemiyoruz. Senin ışığını kesmem ama senden medet ummayı bıraktım. Bırak artık karanlığa alışayım. Sana sarılmak istiyor muyum?” Yeniden gözlerini bana çevirdi. “Tabii ki istiyorum, Ama her seferinde geri çekileceğini bilerek sana sarılmanın nasıl bir işkence olduğunu biliyor musun? Kanatlarımı kopardılar, Nova. Ve seni her bıraktığımda ben kollarımı da koparmak istiyorum. Burada olmak istiyorsun ama burada kalmak istemiyorsun. Seni suçlamıyorum ama kalan gücümü savaş meydanına saklıyorum. Seninle savaşacaksam bu sadece meydanda olacak artık.” “Benim için değil bana karşı savaşıyorsun. Artık.” “Attığın her adım bizi buraya sürüklerken bunun olacağını bilmiyor muydun?” diye hesap sordu. “Seninle savaşmak istemedim, benim yüzümden kendi savaşında yenilmeni istemedim.” “Uğruna savaştığım tek şey senken mi?”
Sayfa 676 - Dex yayınları, Darenova.Kitabı okudu
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
senin hayatının beni gülünç vaziyete düşürmesinden korkuyorum.Sen de küçük zevkle­rin için beni bu kadar küçültme.Küçültüyorsun demiyorum ama küçültebilirsin.Fakat o zaman, emin ol ki, kaybedeceğin şey daha büyüktür.Bu ben değilim. Sadece sana karşı olan hissim,sana bu kadar bağlı bir insanı,seni deli gibi seven bir insanı mühimsemezsen herhalde hata edersin.Resimler­ de, sözlerde, hatıralarda, kokularda, renklerde, her şeyde seni arıyorum. Yattığım vakitler yalnız seni düşünüyorum. Bütün­ bunları sen benim söylememe hacet kalmadan bilmeliydin.Bana,benden hiçbir şey işitmeden inanmalıydın.
Benimle ilgili hiçbir şey bilmiyorlardı. Nasıl bilebilirdi ki, kendini en yakınım sananların bile benden haberi yoktu. Oysa ben en çok, kötü bir şeyler söylediğimde ya da yaptığımda birinin kolumdan tutup "Bu sen değilsin," diye beni sarsmasını isterdim, neyi yapıp yapmayacağımı, neden yaptığımı bilecek kadar kim olduğumu bilmelerini. Oysa onlar hep şu şekildeydi: "Bunu yaptın, kötü birisin," falan filan. İnsanların çoğu hiçbir bok bilmiyordu ve kendi günahlarını sürekli şeytana iteleyip duruyordu. Acaba Tanrı da yarattığı kulları yoldan çıkarken, sorunun yaratılışlarında olduğunu hiç düşünüyor muydu yoksa o da her şeyden şeytanı mı sorumlu tutuyordu? Evet, insanların yaptığı tam olarak buydu; kendi günahlarını başkalarının günahlarıyla örtmek ve o günahı işlemediği için önce şükredip sonra tanrılarından istedikleri başka şeyleri daha dilemek. Maneviyata önem veren biriydim ama bir şeyi istiyorsanız gidip türbelerden dilenmeyi hak etmiyordunuz, bir şeyi gerçekten istiyorsanız onun için savaşmalıydınız. Kaybedeceğinizi bile bile, çünkü uyarmalıyım ki Tanrı sizi dinlemiyor, Tanrı sadece şeytanı izliyor.
Reklam
Paravan yukanda derken sesim öyle kısıktı ki duyup duymadığından bile emin değildim. Külotunu çıkar. Demek ki duymuş. Ya sana çoktan çıkardığımı söylersem? Ben insanların arasındayım Bayan Fairchild. Bana işkence etme. Asıl sen bana işkence ediyorsun diyerek öfkelendim Tamam. Şimdi külottan tamamen kurtul. Eteğimi kaldınp külotu
Sayfa 34
...neyin var benim sevgilim derdim ona ellerin buz gibi rengin birdenbire soldu unut bütün bunları insanlarla gerçekleştirmek istediğin bütün hayallerini bana söyle bütün bunları seni dinlemek istiyorum o kadar çok yarım kalmış yaşantı birikti ki canım Günseli onların hepsini anlatsam kaldığım yerden yaşamağa kalksam benden kaçarsın hayır
''… ‘Neden telefonlarımı açmıyorsun?..’ ‘Ben senin sekreterin miyim? Açıp açmamak bana kalmış.’ ‘Kendine neden bu kadar güveniyorsun?.. Burada kaç saattir beklediğimi biliyor musun? Benim kişiliğimde, benim gibi biri bunu yapar mı sanıyorsun? Neden sadece ben böyleyim, sadece ben!..’ ‘Seni deli herif.’ ‘Evet, beni deli yapan sensin.
Sayfa 97 - Olimpos Yayınları
Aramızda görünmez bir bağ bulunsun, nerede olursa olsun, temelinde, yani ayaklarımı bastığım güçlü toprağın her adımında gürültüsüzce bu karanlık güvenini yaşayayım isterim. Nereden bileceksin sen! Burada benden dinlediğin her şeyi unut. Biliyorum, bana huzur veren şey, seni sadece rahatsız edecektir. Sen bana deli diye bak. Her şey çözülür.
Everest YayınlarıKitabı okudu
674 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.