Bu dünyadan bir Aziz Bey geçti ardında nağmeler, öfke, kibir, şan, şöhret ve dede yadigari tamburunu bırakarak.
Eline tamburunu aldı, kalbindeki aşk acısıyla başka bir kalbi acıtmanın vebalini de sırtına aldı.
Şöhretin zehri kanına karıştı mı sıradanlığın lezzetini unutur insan ya Aziz Bey de unuttu basit hayatın hazlarını. Ama zaman değişince bu kez Aziz Bey için de değişti her şey. Bir o değişmedi. Bir de kalbindeki aşk…
Aslında bir hadiseyle başladı hikaye. Bir tükenişin hikayesiydi.Sonunu bilsek de neydi ki şimdi o hadise diye okuttu kendini bir çırpıda, kısacık ama derin bir anlatılımla.
Tavsiyemdir, uzun zaman sonra Ayfer Tunç’la barışma kitabım oldu kendisi. Çünkü güzeldi.
••• Haliç’in kirli sularına bakarken anladı ki aslında hep öyle sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı zaten tümüyle yanılgıymış.”
Evet, çokça kızsam da sonunda yine de üzüldüm haline ve bu dünyadan bir Aziz Bey geçti eğrisiyle doğrusuyla, en çok da nağmeleriyle…