Torosların eteklerinde, küçük bir köyden, şehirlerin en büyüğü ve en karanlığı olan İstanbul’da tek başına yaşam mücadelesine uzanan zorlu, bir o kadar sorgularla ve güçlüklerle dolu bir yolculuk…
Genelde kadın karakterlerin pasif, herşeye boyun eğen, dayak yiyen, hatta öldürülen olarak ele alındığı kitaplardan sonra; aile sevgisiyle büyümüş, evin en büyük çocuğu olmasına rağmen en değerlisi olan Zeynep ile, çalışmak için ilçeye gelen mühendis Yunus' un birbirine sevdası klasik gibi görülebilir. Ama asıl bundan sonrası önemli. Kadınların ayağına çelme takılmadığı zaman; ne kadar güçlü, sevdiklerine zarar gelmesin diye fedakarlıkları, kendine güvenen ve her zorluğa karşı ayakta durabildikleri çok güzel ifade edilmiş. Yazarımız Basri Avcı Bey' i özellikle Zeynep karakterini bu kadar güçlü ve başarılı yazdığı için teşekkür ederiz. Beğenerek okudum. Hayat şartları ne kadar zor olursa olsun, yanımızda bulunan bir tek kişi bile her zorluğa katlanma gücü veriyor. Okumanızı tavsiye ederim. Kendi yazarlarımıza zamanında değer verdiğimiz günlere...
️Gecesi kötü geçti bekleyenin. Belki de gelemeyenin de gecesi kötü geçmişti, belki de farklı mekanlarda ama aynı duygularla, birbirlerine kavuşmamamın acısını duyumsuyorlardı. Ama bekleyen için sanki daha zordu bu belirsizlik ve nedensizlik. Düşünce yoğunluğu özlemle bütünleşince İnsanı uykusuz bırakıyordu işte.
️Oysa herkes kendi kaderinde kendine yolculuk yapmaktan öte bir şey yaşamıyordu.
️Hem dünya ayaklarımızın altında değil mi? ️Ayaklarımızın altında olan bir şey için çok para kazanmaya gerek yok bence.