Unuttugumu sanmıştım senı. Bunca zaman unutmak için o kadar cabaladım kı, saçma sapan ınsanları hayatıma aldım belki unutturur diye. Yeni seylerle uğraşmaya basladım. Hiç biri unutmama yetmedi. Unuttuğumu sanarken daha çok bağlanmışım sanırım. Her şey geçti,tam unuttum artık düşünmüyorum senı derken bir anda hiç beklemediğim şekilde karsıma
TAOCULUK
Çin kökenli dinî-felsefî sistem.
Taoculuk (Taoizm, Daoizm), Konfüçyüsçülük’le birlikte 2000 yıldan fazla bir süredir Çin’de hayatın her alanını biçimlendirmiş iki büyük yerel dinî-felsefî sistemden biridir. Temelinde “yol” mânasında tao (dao) kavramının yer aldığı Taoculuğun Çince karşılığı Dao-cia’dır (yolun nesli). Kökeni eski Çin
Irvin David Yalom 3 Haziran 1931 doğumlu , Yahudi asıllı Amerikalı psikanalist, psikiyatrist, psikoterapist ve yazar. I. Dünya Savaşına kadar Rus sınırındaki küçük bir kasabada yaşayan Yalom ailesi olumsuz şartlardan dolayı daha sonra Amerika’ya göç etmeye karar vermiştir . Burada parlak bir öğrenci olan Yalom, Washington Üniversitesin de Tıp
"Her şeyin maddeye indirgendiği bir çağda maddenin ötesini ifade eden metafizik kavramı miadını doldurmuş gibi görünebilir. Fakat bu bir yanılsama. Ne kadar maddi ve dünyevi olursa olsun hiçbir dönem metafizik hakikati bütünüyle ortadan kaldıramamıştır. Bunun temel bir sebebi var. Metafizik, maddeyi ve fiziği inkar etmez. Onu büyük varlık dairesi içinde ait olduğu yere koyar. Böylece ona daha doğru bir anlam yükler...
Metafiziğin amacı dünyadan kaçmak değil, ona doğru anlam yüklemektir. Ondaki mündemiç anlamı aşkın gerçeklik ile irtibat kurarak ortaya çıkarmaktır. Bunun özünde ise varlık metafiziği vardır..."
Nasreddin Hoca’nın fıkralarını, dimağına fikir inmeyen çağlarda okuyan gençler, çoğunu anlayamaz ve bazılarında da hayret içinde kalır. Hoca’nın dokuz onlu yaşlarda dinlediğim bir latifesi vardı. Zihnimde defalarca tasarlamış ve o latifeyi bir türlü anlayamamıştım. Müteselsilen dört beş ayda bir aklıma gelen bu fıkrayı anlamam, uzun zaman aldı.
Manipülasyon bağlamında anne ve baba tutarlı ise karşımıza çocuk, kurban olarak çıkıyor. Zaman zaman duygusal sömürü yapabilir ebeveynler. Suç yükleyebilir ya da duygusal şiddetle istismar edebilir. Ruhsal gelişimde her yaşın ayrı bir görevi vardır. Çocuklar 1-3 yaşlar arasında ilk bağımsız eylem girişimlerinde bulunur. Ama suçlanan, ayıplanan ve engellenen çocuk, her bağımsız eylem girişimi öncesinde utanç ve şüphe duyarak duracaktır. Anne ve baba memnun ama çocuk engellenmiş ve konforsuz hissediyor olacaktır. Yine 3-5 yaş arasında yeni girişimler ve keşifler yapmalı çocuklar. Bu, esasında ruhsal gelişim için çok önemli bir görevdir. Manipülasyona maruz kalan çocuk, bu dönemde suçluluk duygusunu deneyimleyecektir. 3-5 yaşında çocuklar, biraz da benmerkezci bir yapıya sahiptir. Bu yaşta maruz kalınan suçlamalarla çocuk, her şeyin sebebi ve suçlusu olarak kendisini görecektir.
Zaman sonsuz olunca hiçbir şeyin özelliği kalmaz. Kayıpların ve fedakarlıkların yokluğunda, elimizdekinin kıymetini bilemeyiz......
Tanrı'nın insana sayılı gün vermesinin bir sebebi vardır.
Niye yapar bunu?
Her günümüz kıymetli olsun diye.