Askerliği bırakmış bir İsrailli
“Kimi zaman, ateş ettikten sonra, askerlerin ağladığı görülü­yor. Bu tam bir sahtekârlık, kendini affetmenin, kendi kendine iyi bir insan olduğunu söylemenin bir yolu. Ama topraklanın işgal ettiğimiz Filistinliler, bizim suçluluk duygumuzu ne yapsın?” İtai bardağıyla oynuyor. “En dehşet verici deneyim de, geceyarısı bir eve girdiğiniz­ de, onlar uyurken, en mahrem yerlerinde bastığınızda, küçücük odalarının içinde yataklarının üstünde koca postallarınızla yürü­düğünüzde, evlerini aramaya başladığınızda insanların size bakı­şı: Ağlayan, kendilerini canavarlardan -çünkü onların gözünde bizler birer canavarız- koruyan annelerine sarılan küçük çocuk­lar. Hemen hemen her İsrailli asker bunun kötü bir şey olduğunu bildiğini, ama aynı zamanda başka çarelerininde olmadığını söyler...” Gözleri bizim çok ötemizde bir noktaya dalıp gidiyor, titre­diğini görüyorum. “O insanların bakışı aklımdan hiç çıkmıyor...” diyor.
"Kimseye kırgın değilim." dersin ancak içindeki kırıkları da bir türlü tamir edemezsin. Unutmak ve affetmek istersin ama bunu her yaptığında kahrolası bir vefasızlık karşında dağ gibi durur ve vazgeçmeye yeltenirsin. Şiirle- rin hüzün kokar, mısralarından isyan akar. Ancak bunun sana bir faydası olmadığını kafana dank edince anlarsın. İşte o zaman toparlanmalı ve önüne bakmalısın. Çünkü hayat yaşlandığın kadar değil yaşadığın kadardır, bilesin.
Reklam
"çünkü replay yapılan her şarkı aslında yaraya saplı paslı bıçağı yerinden çıkartıp tekrar o yarayı oymakla bağdaştırılır.." dilemiştim ki, en şehvet dolu ölüm bulsun bizi bu odada gidişinin ardından söylenmesin şarkılar gidişinin ardından yazılmasın şiirler dilemiştim ki, musa asasını vursa, ayrılmayan bir biz olalım gidişinin ardından yakılmasın ağıtlar gidişinin ardından edilmesin dualar avuçlarımı göğe açıp seni dilediğimde yanaklarımdan süzülen gözyaşları döküldü avuçlarıma biliyorsun sevgilim: isimsizim ben. duasızım. bıçağın saplanan yarasıyım ve yarım kalmış bir sevdanın tek taraflı bekleyeniyim.. avuçlarımı göğe açıp seni dilediğimde içimde, bir günahsız kadar parlak mavi gökte uçan kuşların gagalarında taşıdığı umuttun sen. ki biliyorsun sevgilim: ben senin ismini ne zaman hatırlasam, acil servisler, kahroluşlar, çukurlar. çıkmazlar. ki sen, eski bir plağın en güzel mısrası ama bir o kadar da cızırtılı. çünkü replay yapılan her şarkı aslında biraz da seninle alakalı.
aslında, genel ateizm değil ama özellikle 21. yy ateizmi, hemen her zaman materyalizmin bir türü olmuştur ve bilime tapınmıştır hatta, ateistler kendilerini 'özgür düşünceli' olarak nitelendirseler de özellikle son yıllarda, ben dahil birçok kişinin gözünde ateizm kapalı bir düşünce sistemi haline gelmeye başlamıştır
Ey can, saçlarının ne zaman ağardığını bile bilmeyeceksin. Azrail'le beklenilen buluşmayı iliklerine kadar hissedecek, ama kaç kez dirilip kendini öldürdüğünü bile hissedemeyeceksin. Çünkü "Ya gel ilkbaharım ol ya da kâbus gibi her anımda dolaşma!" diye feveran ettiklerini bir daha yanında gör(e)meyeceksin...
Ayrıca değişimin mümkün olduğunu ve buna kendimiz­den başlamak gerektiğini ve hayatın her an seçimlerden iba­ret olduğunu öğrendim. Bunlar o kadar değerli bilgilerdi ki birer hazine gibi sa­rıldım onlara. Okuyup öğrenmeliydim ama çok zorlandım. Sıklıkla "Neden HEP BEN bir şeyler yapıyorum? O da çaba göstersin!" diye kendi kendime isyan ediyordum; çünkü ye­ni şeyler öğrenip onları uygulamak çok zor geliyordu, hazıra konmak istiyordum. Bu yüzden kızgınlık ve bezginlikle boşa zaman harcadı­ğım çok oldu. En sonunda yıllar sonra, karşıdan bir şey beklemeyip harekete geçen ilk kişi olmanın ve kendi öğrendikleri­ni karşıdaki kişiye örnek olmak suretiyle aktarıp ilişkideki dü­zelmeleri izlemenin ne kadar büyük bir zevk ve onur olduğu­nu öğrenebildim çok şükür.
Sayfa 170
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.