Gerçek ve yanlış gereksinimleri ayırdedebiliriz. ‘Yanlış’ olanlar bireye onun baskılanışındaki tikel toplumsal çıkarlar tarafından yukarıdan dayatılanlardır: gereksinimler ki zahmeti, saldırganlığı, sıkıntı ve türesizliği sürdürmektedirler. Karşılanmaları bireye büyük bir doyum sunabilir, ama bu mutluluk, eğer (onun ve başkalarının) bütünün hastalığını anlama ve hastalığı iyileştirme şanslarını kavrama yeteneğinin gelişimini durdurmaya yarıyorsa, sürdürülmesi ve korunması gerekli bir koşul değildir. Sonuç o zaman mutsuzluk içinde kendinden geçmedir. Reklamlarla uyumlu olarak dinlenme, eğlenme, davranma ve tüketme, başkalarının sevdiklerini sevme ve nefret ettiklerinden nefret etme gibi yürürlükteki gereksinimlerin çoğu bu yanlış gereksinimler sınıfına düşmektedirler.
''İnsanlar kendilerini satın aldıkları metalarda tanımaktadır. Ruhlarını otomobillerinde, müzik setlerinde, katlı evlerinde, mutfak donatımında bulmaktadır. Bireyi toplumuna bağlayan düzeneğin kendisi değişmiş ve toplumsal denetim üretmiş olduğu yeni gereksinimlerde demirlemiştir.''
Reklam
(... )bizim bütün tartışmamız devrimin sadece varolan toplum içerisinde harekete geçen baskıcı olmayan güçler tarafından gerçekleştirildiğinde özgürleştirici olabileceği üzerinde temellendirilmiştir. önerme bir ümitten daha fazla, ve daha az, bir şey değildir. bu ümidin gerçekleşmesinden önce, yargılayabilecek olan aslında sadece bireydir., kendi bilinçleri ve vicdanlarından başka meşrulukları olmayan bireyler. fakat bu bireyler kendilerine özgü belirsiz tercih ve çıkarlara sahip olan özel kişilerden fazla ve farklıdırlar. onların yargı gücü bağımsız düşünce ve bilgiye, toplumlarının ussal bir çözümleme ve değerlendirmesine dayandığı sürece öznelliklerini aşar. böyle bir usallık yeteneğine sahip bireyler çoğunluğunun varlığı demokratik kuramın dayandığı varsayımdır. eğer yerleşik çoğunluk böyle bireylerden oluşmuyor ise egemen bir halk gibi düşünemez, karar veremez ve hareket edemez.(...)
''Tek boyutlu düşünce politika uygulayımcıları ve onların kitle-bilişim pazarlamacıları tarafından yöntemli olarak geliştirilmektedir. Bunların söylem evrenleri kendini doğrulayan varsayımlar tarafından kalabalıklaştırılmakta, ve bunlar aralıksız olarak ve tekelci bir biçimde yinelenerek hipnotize edici tanımlar ya da buyruklar olmaktadırlar.''
İyi niyetli birçok insa­nın kafasını kurcalayan sorunun, “Özgür bir toplumda insanlar ne yapacaklar?” sorusunun bir yanıtı vardır. Bu soruya, bence, meselenin tam kalbine isabet eden yanıt, zenci bir kız tarafından verildi. Şöyle söyledi: “Hayatı­mızda ilk kez, ne yapacağımız hakkında düşünmek için özgür olacağız.”
The Frankfurt School's Critical Theory
Perhaps the most important strand of cultural criticism in Western Marxism was the Frankfurt School. It developed a rigorous approach to cultural analysis, particularly as seen in the work of its major figures,
Theodor W. Adorno
Theodor W. Adorno
,
Max Horkheimer
Max Horkheimer
,
Herbert Marcuse
Herbert Marcuse
Icon BooksKitabı okudu
Reklam
1968 yılı tüm dünyada üniversitelerde öğrenci eylemlerinin doruğa çıktığı yıldı. Marksizmin etkisi tüm dünya gençliğini kucağına almıştı. Herkesin elinde Marx'ın, Lenin'in, Engels'in kitapları vardı. Bir de Politzer'in Felsefenin temel ilkeleri kitabı. Yalnız onları okuyordu gençler. Herbert Marcuse'u, Jean Paul Sartre'ı, Albert Camus'yü okumak bir çeşit revizyonculuk sayılıyordu.
Sayfa 75
540 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.