Max Horkheimer (d. 14 Şubat 1895 Zuffenhausen, Stuttgart - ö. 7 Temmuz 1973, Nürnberg), Musevi kökenli Alman düşünür ve toplumbilimcidir.
Hayatı
Max Horkheimer Yahudi fabrikatör Moses Horkheimer’nin oğludur. Babasının şirkettinden çalışma amacı ile 1911’de liseden ayrılıp ticaret mesleğine başlar. 1917/18 senesinde I. Dünya Savaşı'na katılır ve 1919 senesinde tekrar okula başlar ve lise diplomasını alır. 1922’ye kadar üniversite eğitim görür ve doktorasını kazanır. 1925’de Venia Legendi (Habilitation) Frankfurt Üniversitesi’nde alır.
1930’da Frankfurt Üniversitesi’nde sosyal felsefe dalında Ordinarius olur. Frankfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsünü(Institut für Sozialforschung) kurar ve kısa zamanda Naziler tarafından kapatılır. Horkheimer Cenevre ve Paris üzerinden New York’a kaçıp Columbia Üniversitesi’nde araştırmalarına devam eder.
Theodor W. Adorno ile beraber Frankfurt Okulunun önemli temsilcilerinden sayılır.
Max Horkheimer Frankurt okulunun ikinci başkanıdır.Birinci başkan Carl Grünberg döneminde enstitü "Grünberg Arşivi" dedilkleri daha çok işci derneklerinin verilerini toplamaya dayalı bir çalışma içindeydi.Bu arşiv dışında enstitünün ciddi olarak yaptığı şey Horkheimer(o zaman doçent),Marcuse ve birkaç teorisyenin makalelerinden oluşurdu. Carl Grünberg hastalanıp işini yapamayacak hale geldiği zaman Felix Wail'in zoruyla başkanlığa Horkheimer atanır. Horkheimer'in başkanlığa gelmesi Frankurt Okulu için büyük atılımdır.Frankurt Okulu bu zamandan sonra başta Horkheimer'in etkisiyle psikoloji ve felsefe üstünde daha fazla duracaktı.Ve Horkheimer o zamana kadar "Toplum Teorisi" ismiyle adlan- dırılan teoriyi kendi değiştirip "Toplum Felsefesi" olarak kullanmıştır.Horkheimer bir Marksistir.Onun felsefesi toplumun ve popüler kültürün Marksist eleştirisidir.Ve tabi ki çalışmalarının diğer bir yönü Marksist diyalektiğin temellerinin kurucusu Hegel ve ekonomi politiğin Marksist eleştirisidir.Nitekim ne Horkheimer ne de Frankurt Okulu'nun diğer üyeleri sistematik bir ekonomi analizi yapmamışlardır.Onların çalışmaları daha çok kapitalist meta üretiminin kültürü ve insanı nasıl aşındırdığı(yabancılaşma) ve insan psikolojisini nasıl etkilediği yönündedir.
Title:
Musevi Kökenli Alman Düşünür ve Toplumbilimci, Yazar
"Şöyle dile geldi hüzne bulanmış sesiyle:
Talih yüzüme gülmedi şu dünyada dostum.
Nereye mi gidiyorum? Dağlara çıkıyorum,
Huzur gerek çünkü yapayalnız yüreğime."
"Umutsuzluğun egemen olduğu yerde ,
sorumlu bir biçimde uygulanabilecek
tek felsefe , herşeyi , kurtarılmanın,
bağışlamanın açısından görme çabasıdır."
Durup dururken, sabahın köründe bir insan ne diye kitap şikayeti yazmak ister ki? Kitap incelemesi yazmak varken hem de. "Sabahın köründe" yazmışım, o da önemli bak. Yapısalcılar olsaydı kafayı buna takardılar. Neden "sabahın körü mesela?" Haksız sayılmazlar, güneş tepedeyken yazmadığım için art niyetli bile sayılabilirim.
Çok akıcı yazılmış , rahat ve seri okunabile bir kitap.
bugün de güncelliğini koruyan olgu aydınlanmanın bizzat karşısında durduğu batıl inanç sisteminin ya da mitlerin ta kendisine dönüşmesidir anlatılan , anlatılmak istenen.
Kendimce güçlü hatta acımasız akıl eleştirilerinden biri olarak kabul ediyorum.
Şöyle ki; Aydınlanmanın ileri sürdüğü gibi akıl sadece özgürleşme ve ilerleme değildir. Akıl aynı zamanda iktidar ve egemenliktir.
Adorno ve Horkheimer "Aydınlanmanın Diyalektiği" kitap, Batı Aydınlanmacılığı üzerine temelli değerlendirme ve eleştiriler içeriyor.
"Kesin bilgilerin ve allanıp pullanmış eğlencelerin selinde insanların bir yandan akıllanıp, diğer yandan aptallaştıkları"nı tutarlı örneklerle açıklıyor yazarlarımız. Mitolojik doğa ile