Turgut Uyar'a ait sanılan Palyaço şiiri
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde kaç kilo çekerdi yalnızlık kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
Şaşamıyorum!!!
Garip bir ülkede yaşıyoruz. İnsanlar verdikleri kararların sonuçlarıyla karşılaşınca dizlerine vurmaya başlarlar ve nasıl bir toplum oldu derler. Bu gün bu ülkede Öğretmen ölmüş de ne olmuş. Daha dün çocuklar öldü, depremde binlercesi öldü, otelde onlarcası yakıldı, hapishanelerde onlarcası işkence edildi. Bir gün ağlayıp her gün gülen toplum buna mı yanacak. Duygular köreldi, bu kadar acı yaşanır iken artık hissedemiyorum yaşamı. Herkes bu suçun ortağı iken mahsum insanlar gibi dert yanmalarına dayanamıyorum. Hepimiz SUÇ ORTAĞIYIZ KİMSE AĞLAMASIN.
Reklam
~Sevdim be~
Benim bu hayatta tek bir yanlışım oldu oda; Çok sevdim, ama öyle böyle değil haa severken inandım inanarak hayaller kurdum. Herkes gider ama o gitmez dedim. Gelip bana "heja sevdiğin adam gidiyor" deselerdi gülerek "başka şaka bulmadın mı?" Derdim. Ama gel gör ki Herkes kalmış en güvendiğin gitmez dediğim adam yok sanki buhar olup uçtu. Gözlerimin altında bi bulut saklı tek bir sözüne paramparça olur. İster gel ister gelme ama çok ihtiyacım var sana. Yüz tane derdim olsa sen gelirsen doksan dokuzu biter. Bak doksan dokuzu biter diyorum... (Ben senin bu kadar vicdansız olduğunu bilmiyordum.)
öyleydi.
Ya da sadece masum , hayata ürkek bakmaktan yorulmuş,onu kendi adına koruma altına alıp dünyaya güvenle bakma arzusunu sağlayacak birini arıyordur belki de bilemem.Bu zamana kadar ona tutkuyla bakacak ilgilenecek birini arıyordur belki de bilemem.Gözünün içine bakıp ellerini sıkı sıkı tutup seni önemsiyorum diyen birini bekliyordur belki de, kendini ciddiye alan, fikrine saygı duyan,onu kırmayan incitmeyen kafasını göğsüne koyacak birini arıyordur belki de bilemem. Dünyasında kendisiyle ne yaşıyor bilemem.Ama tek bildiğim şey ona bunu sağlayacak kişinin ben olmadığım. Hep böyle olmadı mı zaten?Oldu. Ama hep. Nedenini soran olmaz, herkes sonucuna bakar.Sonuca varmadan önce onun ne çektiğini kendinden başka kimse bilmez tabi. O düzeye gelme aşamasını kimse umursamaz.Ailen hariç.Ya da ailen olacağın sandığın kişi. Gelip geçici hayat. Önemli olan bu hayata güzel bi iz bırakıp, ebediyete gitmek değil miydi zaten?Öyle olmalıydı...
6 Mayıs
Mamak Askeri Cezaevi. Ön hücrelerin havalandırması. Görünen her şey, bir gün, beş gün, beş ay öncesinin aynı. Duvarlar, tel örgüler, karşıda tepesi görünen kel bir dağ bozuntusu, tutuklular, askerler, gardiyanlar, subaylar. Korkunç bir farklılık var ama bugün. Görülmeyen bir farklilik bu. Sadece duyulan ve duygularla algılanabilen bir
SEVMEK üzerine birkaç cümle
Bir ev inşaa edileceği zaman nasıl ki önce temeli atılıyor ve o temel ne kadar sağlamsa evde o kadar sağlam oluyorsa, bir sevgi bağının kurulması için de bu örnek çok yerinde olacaktır. Evin temeli, bir sevme sürecindeki güveni temsil eder. Nasıl ki temelsiz ev olmayacaksa güvensiz sevgide olmaz. Ki temel ne kadar sağlamsa evde o kadar sağlam
Reklam
Siz sanıyorsunuz ki bu tımarhanedeki herkes deli. Tımarhane... Yani sizin dilinizde insanların tımar edildiği yer, mikroplar gibi. Sanıyorsunuz ki siz akıllısınız. Buradakiler deli, değil mi? Yanlış efendim. Tımarhane dediğiniz yer, dışarıdakiler kendilerini akıllı sansın diye içeri tıkılmış insanlarla dolu olan yerdir. Gerçek bilgelik deliliktir. Kendini bilge sanmak, gerçek deliliktir. Kafanız mı karıştı? Olur öyle. Hanımefendi, şu beyaz gömleği alabilir miyim? Şu karşımdaki şahsa lazım oldu da. Nedir, yakıştıramadınız mı? E normal. Her zaman üzerimize yakışanı giymiyoruz tabii.
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Aldırma ; yüzümde sabitlenmiş gülümsemeye , mesleki deformasyondur..... patronumun isteğidir yani. eh ! böyledir işte ,ömrü karalama defteri gibi kullanmanın sonucu.... bilincinde ;sürekli kelimeler açar ve asla kokmazlar hiç biri güller gibi bana göre kim yaparsa aşkın tarifini ;alayı yalandır ! başkası nasıl kullanabilir ki ! sana bakarken
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Reklam
Vücud ve iç
Vücud ve iç Beden formuna ben dediği an. Kendini yaşamdan ayırdı insan. Vücudun yerine denilir mekan. Form yaranmasına söylenir zaman. Cisime göredir zaman ve mekan. O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
Zihin Toparlamaca
Bel fıtığı ameliyatımın üzerinden bir ay geçti. Zannettiğimden, beklediğimden daha yavaş olsa da bedenen toparlanırken zihnen de toparlanmam gerekiyor, diyerek kitabın kapağı açıldı. Aslında bir diğer sebep de; arada bir gelen, acaba fıtık tekrarladı mı, ameliyat başarısız mı oldu, diye beni siterese sokan ağrılarımın olmadığı zamanlarda, oturmam
Hafif Yaralama
Atlar vurulduğu vakit yoldaki akislerine Ayaklarını ver; kendiminkilerin üzerinde duramıyorum Allahım kalbimin kırıklarını al Ya da kalbimi Kan tutuyor boğuluyorum Dünyadan hıncımı alamadım Murat değil kastettiğim Başka bir şey Kader yazıldığı gibi okunmaz lügatimizde Nasıl seslensem, ne desem bilemiyorum İmgeler kurban istiyor Yüzümü bahara
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.