Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Aklımın bir türlü ermediği şeylerden biri, her ne kadar üzerine defalarca yazsam da, makul bir perspektifle yaklaşmaya çalışsam da” diye yazıyordu Steiner, “ zamanın göreleliğidir.” Steiner, toplama kampı Treblinka’da iki Yahudi’nin vahşice katledilişinin betimlemelerine de yer vermişti. “ Tam da Mehringer ile Langner’in öldürüldüğü saatlerde insan nüfusunun muazzam büyük bir bölümü, gerek iki mil ötedeki Polonez Çiftliklerinde gerekse beş bin sizleri mil ötedeki New York’ta olsun, ya uyuyor ya yemek yiyor, film seyrediyor, sevişiyor ya da dişçiye gitsem mi gitmesem mi diye dertleniyordu. Tahayyülümün sekteye uğradığı yer burası işte. İki ayrı kitlenin aynı zaman dilimindeki deneyimleri öyle farklı ki insanlığın genelgeçer hiçbir değeriyle bağdaşmıyor, aynı andaki mevcudiyetleri dahi yıllardır kafamı kurcalayan çirkin bir paradoks. Keza Treblinka kampı kurulurken neredeyse geri kalan herkesin buna göz yumması da öyle. Bilimkurgunun ve Gnostik görüşün öne sürdüğü gibi, aynı dünyada iki ayrı zaman dilimi, bir “güzel vakit” geçirilen bir de insanlık dışı olaylara tahsis edilmiş, azap dolu cehennem hayatı yaşanan iki farklı zaman kuşağı mı var yoksa ? “
"...Odasının kapısından masasına şatıl kalkar, öyle büyük oda düşün... 'Gel bakalım delikanlı, neredesin sen ya,' dedi bana. Görsen işe almışlar da ben geç gitmişim gibi filan herifin hareketler. Dedim bir şeyler işte, 'Seçim var ya,' diyor, 'sen Aysel Hanım'ın kardeşiysen bizim de kardeşimizsin,' filan.
Sayfa 280 - Sözler: O denizsiz şehirde yalnız bir gece yattımKitabı okudu
Reklam
Her kadının,ay ışıklarıyla gumuslenmis bir denizde sedef kaplı bir istiridyenin içinden sıyrılıp çıkan bir denizkızı gibi,sahip olduğu bütün sıfatlardan,annelikten,kardeslikten,teyzelikten, avukatlıktan,doktorluktan,sahip olduğu ne varsa onların hepsinden sıyrılıp çıktığı,bir dişi olup,kendini bütün yumuşaklığı ve doğallığıyla teslim ettiği anlar. Bu anları genellikle başka gözlerden uzaklarda,kuytularda,perdeleri kapalı odalarda yaşarsınız ama bir de kadınların herkesin ortasında, aydınlıkta,kalabalıkta,tek bir cümleyle,tek bir gülümsemeyle,tek bir bakışla her türlü zırhından soyunup teslim olduğu,iki insan arasında olabilecek en muhteşem yakınlığı yarattığı anlar bulunur ki işte o anlar ve o anlarda bir erkeğin yaşadığı mutluluk asla unutulmaz. Bunlar Tanri'nin yarattığı anlardır. Arasına insanların yarattığı hiçbir şey girmez,insana değil tabiata ve Tanri'ya aittir Saftır,lekesizdir,masumdur...
Ellerinde bilim var ama maddeden başka şey tanımayan bilim. İnsan varlığının en soylu yanı maneviyat inkar ediliyor, zaferle hatta nefretle reddediliyor. İnsanlar hele şu son zamanlarda bir özgürlük teranesi tutturdular. Neymiş bu peşinde koştukları özgürlük? Yalnızca esirlik ve kendine kıymadan ibaret. Çünkü insanlar "ihtiyaçlarını tatmin
Halbuki vardı, herkesin var, herkesin kötü olmak için, ezmek için, ezilmek için bir gerekçesi var, herkes kendini haklı çıkarmak için, hayatla neden baş edemediğini kendine açıklamak için, neden kaderin kazandığını ve kendilerinin kaybettiğini kendilerine ispat etmek için bir şeyler buluyor. Başka türlü nasıl yaşayabilir ki insan?
Gürültü ve patırtının ortasında sükunetle dolaş; Sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun, Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız,kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak
Sayfa 33
Reklam
Bir Kürt'e Türk demek veya onu Türkleştirmeye çalışmak Kürt sorunudur. Çünkü Kürtler de tarihleri binlerce yıl öncesinden Mezopotamya'ya yani bugünkü Kürdistan coğrafyasına dayanan kadim bir halktır. Zaten dilleri de farklı dil grubundandır. Kürtçe, Hint Avrupa dil grubundan, Türkçe ise Ural Altay dil grubundandır. Sadece bu bile iki
Sayfa 68 - Dipnot YayınlarıKitabı okuyor
+1
Burjuvazi için yeryüzünde her şey, kendisi dahil para uğruna vardır, başka hiçbir şey uğruna değil. Hızlı kazançtan başka bir mutluluk, altın yitirmekten başka bir sızıdan farklı değildir. Bu hırs ve kazanma şehveti karşısında, tek bir insancıl duygunun lekelenmeden kalması mümkün değildir. Doğru, bu burjuvalar iyi birer kocadırlar, aile
Babam Dağıstanlı Muhammed Fâzıl Paşanın bütün hayatına ait kendi ağzından işittiğim ve benim şahit olduğum enteresan hakiki vakaları daima aynen yazmak isterdim. Fakat bir türlü mümkün olmuyordu. Üç sene evvel geçirdiğim mühim bir hastalık sırasında şöyle düşünüyordum: Ölürsem, bu hatıralar da benimle gömülecek, diye çok müteessir olurdum. Şayet
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.