"Ah nereye baksam,düşüncelerimi nereye yöneltsem, hiçbir yerde beni bekleyen bir sevinç, bana yollanmış bir çağrı, beni kendine çekecek bir şey göremiyordum."
Zırıltı yerine gerçek müzik, eğlence yerine kıvanç, para yerine ruh, gelişigüzel etkinlikler yerine gerçek eylem, oyun yerine gerçek tutku arayan birine bu sevimli dünya yurt olamaz.
Bizim ‘’uygarlık’’, bizim us, bizim ruh dediğimiz, bizim güzel ve kutsal diye nitelediğimiz şeyler sadece bir hayalet miydi, öleli çok zaman olmuştu da yalnızca biz bir avuç soytarı tarafından gerçek ve canlı gözüyle mi bakılıyordu?
İnsanın içini serinleten soylu müziği, Tanrıların nektarı içtiği gibi höpürdete höpürdete içerdim. Ah şimdi bir dostum olsaydı, rastgele bir tavan arasında kalan, yanı başında kemanıyla mum ışığında düşünüp duran dostum!
Amaçlarından hiçbirini paylaşmadığım, sevinçlerinden hiçbiri bana bir şey söylemeyen bir dünyanın ortasında bir bozkırkurdu ve sefil bir münzevi olmayıp ne yapacaktım!