İçimde sen varsın
Yokluğun, aman var olmasin
Kalemim sana ait
Gidişin bu nasıl bir vakit
Yazsam sanki anlayacaklar
Seni anlamak, ah imkansızlıklar
Neyse gitme
Gidersen gülüşünü kaybetme
Bulmak yıllarımı aldı
Unutmam imkansızdı
İnsanlar bilecek ya da bilmeyecek
Bendeki sen bitip bitip yeşerecek
Gözlerinin yanında iki ben
Sayfalarca şiirim de sen
Satırlarım bitti, sen hala gitmedin
Bugün çarşamba, uyumak sende güzel biliyor musun?
Her konuda bir dev gibiydin. Acımamız, dahası yardımımız nasıl umrunda olabilirdi ki? Yardımımızdan Her daim tiksinirdin, bizden sıkça tiksindiğin gibi...
Kitap gerçekten kalbimde çığır açtı. Acıma ve merhamet karışımı duyguların nelere yol açacağını düşünmeden hareket etmek. Belkide çoğumuzun en büyük hatasıdır. Kötü olan durum ise denk olmayan iki insandan birinin diğerine karşı ben yetersiz miyim düşüncesi iken diğerinin bunu asla belli etmemeye çalışırken karşıdaki sırf sinirli ya da yaşadığı durumun acısını taşırken sabretmektir. Yani yoğun duyguların yaşandığı kitapta kim haklı kim haksız bir netlik bulamıyor insan birini suçlarken ama kelimesini kullanmamak elde değil. Herkes bir şekil kendini haklı bulup olayları unutmaya aşmaya çalışıyor.
Jane austen mutlu son ile bitmeyen hikayesini her kitabında mutlu bir sonla noktalamıştı.
Bütün jane kitapları bize yazılmış sanırdım.
Sonu olmayan bir kitabın mutsuzluk kısmındayım.
Hew*
Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini ,hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilirsin… Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen seni bırakıp gideceğim… Emine teyzelerin evinden çıkıp senin arkana takılarak geldiğim günden beri bunu böyle olacağı hakkında içimde garip bir korku vardı… Bunu