"Hey cesur yeni dünya
Hey cesur yeni dünya ki içinde böyle insanlar var."
Shakespeare'in Fırtına adlı oyunundaki bir sahneden koskoca bir başyapıt çıkacağını kimse bilemezdi.
1932 yılında tam da tarihin dönüm noktalarının yaşandığı dönemde Aldous Huxley etrafında yaşanan tüm sanayi ve bilim devrimlerini yakından takip edip kendi hayalgücü süzgecinden geçirip mükemmel bir sistemsel eleştiri ortaya koymuş. Bu öyle bir yetenek ki bulunduğu dönemin pürüzlerinden bir gelecek yaratmış. Amerikan araba kodamanı Henry Ford'un fabrikasındaki işleyişine kendi yorumlarını katarak Fordvari bir distopya oluşturulmuş. Daha doğum kontrol yöntemleri bir yana doğum kontrol hapının icat edilmediği bir dönemde böyle öjenik bir savunma çokça ses getirmiş olsa gerek. Bokanovski işlemi, Podsnap tekniği, Yeni-Pavlovgil Şartlandırma ve Hipnopedya gibi yeni yaşam düzenlerinin en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş olması Huxley'nin korkutucu bir zekaya ve hayal gücüne sahip olduğunu gösteriyor. Alfa, Beta, Gama ve Epsilon adlı 4 farklı tür, zeka ve yaşam tarzında şişede yetiştirilen çocuklar, kızların belli bir yaşa geldiğinde Yapay Hamileliğe zorlanması, doğum olmadığı için anne kavramının ayıp kabul edilmesi, yemek yerine iş çıkışı ve her rahatlamak istediklerinde Soma adı verilen bir uyuşturucu kullanmaları, doğumla dünyaya gelmeye devam eden biz gibi insanların Vahşi Ayrı Bölgede yaşamaları ve diğer tüm detaylarıyla beni derinden sarsan bir okuma oldu.
Muhtemelen bu Cesur Yeni Dünya'yı hiç unutamayacağım. Belkide unutmama fırsat bırakmayacak kadar yakın bir gelecektedir.