Yıllardır gördüğü korkutucu rüyanın gizemini çözmeye karar veren Temmuz, Irak’a gider ve bir ipucu arar sonra pazarları dolaşırken takılar hoşuna gider ve bir takıcıya girer daha sonra satıcının kolyesini görür ve onu almak isteyen Temmuz için olağanüstü bir maceraya atılır ve zamanda yolculuk yapmaya başlar. Kolyede tamamlaması gereken beş farklı bölüm var Tüm görevleri başarıyla tamamlasa bile eve geri dönüp dönemeyeceği belli değil. Her bölümde ona destek olan kişiler olacak ama yanına daima Kingu (yaratık)oluyor. Her bölümde farklı sınavlara tabi tutuluyor Temmuz ve onun yoldaşı Kingu. Her bölüm farklı bir evren demek toprak, su, hava, ateş
Ben en çok dördüncü bölüm Kızıl Leke’yi sevdim. İsmini de yazarımız bu bölümden esinlenerek vermiş.
Kitapta bilim kurgu, mitoloji, tarih ve fanstastik bulgular var klasik kalıpları yıkıyor.
Farklı bir kitaptı her ayrı bölüm biraz daha üstünde durulsa beş ayrı kitap çıkabilirdi.
Hayatımda daha önce hiç böyle farklı bir roman okumamıştım. Gerçekten muazzam bu esere hepiniz bir şans vermelisiniz. Bazı önyargıları olan insanlarda önyargılarını kırıp bu romanı okumalı diyorum ve konusuna geçmek istiyorum.
Kendi nefsi ile mücadele eden Yüzbaşı Selim Pusat’ın macerasıdır. Askerlik bir meslek değil de bir inanış gibi düşünen Yüzbaşı Selim Pusat aşka zamansız inanmasıyla bitmek bilmeyen bir ızdırapla açıklamaya çalışılan ama açıklanamaz bir duruma gelen aşk üçgenini anlatır.
Kitapta şöyle diyor; “Askerlikte tek değişmez kanun vardır: üstün olan kazanır.” Yani Bir subay için en önemli şey Vatan iken nasıl bu hale düşüp kendinden 25 yaş küçük kıza esir düşer. Ve bu durumda üstün gelen Güntülü olur. Bu roman bir kurgu mu yoksa yaşanmış bir hayat mı olduğunu kestiremiyor insan ve sonunda sizi hayrete düşürüyor.
Uzun uzun açıklamak istemedim. Çünkü anlatılacak bir eser değil okunacak bir eser Ruh Adam.
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201926,9bin okunma
Evlenip aynı çatı altında yaşıyorlar diye karı koca olur mu insanlar?
Aynı ana babadan oldular diye birbirlerine sahiden kardeş olur mu çocuklar?
Yıllar kalbimi dağlasa da içlerindeki o kor söner mi aşıkların?
Her şeyi aşikar olanların sakladıkları sırlar daha mı çoktur?
Öyle güzel bir roman okudum ki kimin derdine derman bulayım, kimin derdine ağlayalım,kime hak vereyim bilemedim. Gerçek hayatın bir yankısı gibi bir roman.
Herkesin penceresinden farklı durumlar, serzenişler, huzursuzluklar…
Herkesin yüzünde acı bir gülümseme olmalı bu romanı okurken.
Ethem, Emin, Ekrem,Nurten, Hülya, Sevgi, Kazım, Mürüvvet, Çiğdem hepsi teker teker anlatıyor. Herkesin hikayesini dinledin. Haydi şimdide sen anlat sıra sende der gibi yazarımız.
Ethem karakterini çok benimsedim. Kendi benliğini arıyor bunu yaparkende kimseye zarar vermiyor, saygı duyuyor hatta. O kadar benzemiyor ki kardeşlerine karakteri, duruşu.. Sadece bilmek istiyor ben kimim diye öğreniyor tabi sonra içi ferahlıyor dünyaya daha farklı bakıyor. Özellikle ailesine. İşte roman Ethem ve Nurten sayesinde güzelleşiyor.
Bir mezara sığacağımız dünyada
Bir hayata sığdıramadılar bizi.
Çelme taktılar, ittiler yitip gittiler.
Düşmedik düşünmedik.
Kin tutmadık. Yanlışı unutmadık.
Yola çıktık, yollar da bize çıktı
Yol düzgün yoldaş düzgün
Bizden vazgeçenler üzgün.