Bir çırpıda okuyacağınız kadar heyecanlı ve derin duygular uyandıracak kadar anlamlı bir roman. Livaneli külliyatıma bir kitabını daha ekledim
Kitabı elimden bırakamayacak kadar heyecanla okudum.
Kitap Ege'nin bir balıkçı kasabasında geçiyor. Mustafa ve Mesude' nin "dünyanın en büyük acısı" ile sınandığı hikayesi, kaçak göçmenlerin botla yunan adalarına geçmeye çalıştıkları korkunç trajedi ile iç içe geçiyor. Kiminin felaketi, kiminin mutluluğu olabiliyor bazen...
Yazarın kurgu gücüne ve kalemine söylenecek bir şey bulamıyorum zaten kendisinin büyük hayranıyım. Güncel toplumsal konulara "huzursuzluk" romanında değindiği gibi, bu kitapta da ustalıkla parmak basmış.
Yanıbaşımızda solup giden hayatların hikayesinin bir nebze farkındalığımızı artırıp göçmenlere bakış açımızı değiştirmesini umuyorum.
Özellikle hemcinslerimden kitabın sonunu kalabalık bir yerde okumamalarını rica ederim zira gözyaşlarını saklamakta zorlanacaklardır...
Tavsiye 8/10...
Deniz ekmek kapısı, deniz hayat, deniz sevgili, deniz zalim, deniz suskun, deniz sevecen, deniz öfkeli...
Sonra birden ayağa kalktı, kayığı sallayarak "ya mesude kusura bakma ben sana sevdalandım" deyiverdi ve kendini denize fırlattı. Mesude gülümsedi.