Büyük Gemi Geçiyor
Bir pazar sabahı Boğaz'da, Emirgan'da bir kafede eşimle otururken, genç kadın ve erkeklerden oluşan beş kişilik bir grubun oturduğu masaya genç bir çift de katıldı. Bu çiftin 3-4 yaşlarında bir oğlan çocukları vardı. Masadakiler, "Aa, Hakan geldi!" dediler ve çocukla konuşmaya çalıştılar.
Küçük Hakan birdenbire heyecanlandı ve yüksek sesle, "Büyük gemi geçiyor! Büyük gemi geçiyor! Bakın, büyük gemi geçiyor!" diye bağırmaya başladı. Önce herkes sustu, çocuğa baktı, gülümsemeler oldu. Çocuk yeniden, bu sefer daha da heyecanlı bir sesle, "Büyük gemi geçiyor! Baba, anne, bak! Büyük gemi geçiyor!" diye bağırdı. Bir yandan da babasının yüzünü eliyle gemiye doğru çevirmeye çalışıyordu.
Annesi bir süre sonra yumuşak ve kısık bir sesle, "Evet, değil mi? Ne kadar büyük... Hı hı." dedi. Ama bu, Hakan'ı kesmedi. Büyük geminin geçtiğini yüksek sesle yeniden tekrar etti. Babası, "Tamam be oğlum, anladık! Bağırmana gerek yok." diye, biraz kızgın bir sesle Hakan'ı uyardı.
Gruptaki erkeklerden hiçbiri sesini çıkarmadı. Hafif bir gülümsemeyle ve umursamazca çocuğa bakmaya devam ettiler. Gruptaki kadınlardan biri ise yüksek ve coşkulu bir sesle, "Aaaa, evet! Büyük bir gemi geçiyor! Kocaman, büyük bir gemi geçiyor, değil mi Hakan?" dedi.
Hakan, kadının coşkulu biçimde söylediğini duyunca kendini anlaşılmış hissetti. "Evet, evet! Büyük gemi geçiyor!" dedi ve sustu. İçini rahatlamıştı.