Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
YARIŞMAYI REDDETMEK
[...] Ömer İncelikli çayından bir yudum aldıktan sonra: — Sen de duymuşsundur, bir Azeri ateistinin şöyle dediği rivayet edilir: "Men özünü inkar edirem, sen sözünü delil getirisen." Seninki de o hesap. Ben yarışa katılmak istemiyorum, sen derece yapmanın getirilerinden bahsediyorsun. Yarışa girdikten, girmek zorunda olduktan sonra
Reklam
Erik
"Bugün kendimi oldukça dinç hissediyorum, dün yağan yağmurunda etkisi var tabii. Köklerim kurumuştu resmen, yaz yağmuru tabii kısa sürdü ama iyi geldi. Kış olsa insanlar koşa koşa kucağıma gelirdi ama bu yağmur onların da hoşuna gitti. İri iri damlalar pıt pıt diye saçlarıma düşünce fark ettim ne kadar susadığımı. Bol bol ciğerlerime kadar
DÖNERSEN ISLIK ÇAL
“- bu şehri özleyeceğim. şu ışıkları, seni, dostum. + ne demek özleyeceğim? ölecek gibi konuşuyorsun, iyileşeceksin. birlikte gezeceğiz şehri, rakı içeceğiz, dans edeceğiz. - sahi mi? küs değil misin bana? + o ne demek şimdi? ben sana hiç küsmedim ki. ben, ben sadece sinirlendim biraz. dostlar arasında olur böyle şeyler, sen benim dostum değil misin? hı? - dostunum. sende benim en iyi dostumsun. en iyi. biraz daha, biraz daha yaklaştır beni, lütfen. anam anlatırdı, insan ölünce başka şekillerde yeryüzüne inermiş tekrar. at olurmuş, kuş olurmuş, ağaç, ağaç olurmuş. + ya da ak bulut. - eğer, eğer bir gün tekrar dönersem beni tanır mısın? küçük dostunu nasıl tanırsın, tanıyabilir misin? + tanırım tabii. insan dostunu kokusundan, bakışından, sökülmesinden tanır. hem sen dönersen ıslık çalarsın. işte o zaman tanırım seni. - ıslık mı? düdük gibi mi? + tabii. senin ıslığını nerede olsam tanırım. yerin yedi kat dibinde olsam bile tanırım. çünkü iyi dostlar birbirini her zaman—”
Yumurta
evine giden yolda öldün bu bir trafik kazasıydı. dikkate değer pek bir şey yoktu -ölmüş olman haricinde-. geride eşini ve iki çocuğunu bıraktın. senin için acısız bir ölüm oldu. sağlık görevlileri ellerinden geleni yaptılar ama beyhude yoruldular. vücudunun her yeri öylesine parçalanmıştı ki, inan bana ölmüş olman çok daha iyi. böylece benimle
Gaunt'ların evi şimdi, Harry'nin şimdiye kadar gördüğü herhangi bir yerden tarif edilemez bir biçimde daha kirliydi. Tavan örümcek ağlarıyla doluydu, yer kir tabakasıyla kaplıydı; küflü ve çürük bazı yiyecekler masanın ortasında bir çömlekler yığınıyla duruyordu. Tek ışık, saçı sakalı haddinden fazla uzadığı için Harry'nin ne gözlerini ne de
Reklam
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.