Eski dostların düşman olmadan evvelki son mektuplaşmaları
Sen bir zamanlar adamakıllı milliyetperverdin. Birkaç salak senin fikrini nasıl çeldi de şu zıkkıma meylettin (daha doğrusu meyleder göründün) anlayamıyorum. Senin hiç bir zaman komünist olamayacağını biliyorum. Fakat biraz üzerine iradeni takın! Tam serserilikten vazgeçip, ananı ve kardeşini yanına aldığın ve hele tam "Kürşad"ı bitirdiğin bir zamanda bu darbe, hiç hoşuma gitmedi. Bir kere sen asker oğlusun. Veraset dolayısıyla sende elbette birşeycikler vardır. Sana hiç bir zaman benim gibi şoven nasyonalist, faşist militarist ol demem. Fakat artık çocukça hareketlerden de vazgeçmeni tavsiye edebilirim...
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
dan
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
ye
Öğrendim ki... Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, Gerisini karşı tarafa bırakırsınız. Öğrendim ki... Güveni geliştirmek yıllar alıyor, Yıkmak bir dakika.
Reklam
Ölü Nota
Belgrad ormanlarında koşmak istemişimdir her zaman, ne hikmetse kendimi gecenin bir yarısında ormanda koşarken buluyorum, kanımın hızlanması boğazımdaki damarlarda gerilme nefes alıp verirken soğuk havanın ciğerlerime dolması her şey güzelde arkamdan koşan kimliği belirsiz bu şahıs kim! Elindeki silahın parlak metal yüzeyini bir aralık görür
"Çelişkiler Mecmuası: Kuran Müslümanlığı..."
- Kilise, tarih boyu Kur’an-ı Kerîm’le Allah Rasûlü üzerinden hesaplaştı; O’nun şahsına dair yalanlar uydurdu; sonra da o yalanları “hakikat” niyetine asırlarca ders kitaplarında okuttu. Efendimiz’e “hasta”, “yalancı peygamber”, “deccal” gibi atılan iftiralar hiç sorgulanmadan Kilise koridorlarında tekrar edildi. İslâm, doğrularıyla mahkum; Batı
Ses tellerim parçalanana kadar bağıra bağıra ağlamam gereken herşeye kocaman bir iç çekip susuyorum. İçimde durmak bilmeyen bu tufan günü gelecek beni de yok edecek,kimse görmezse de ben biliyorum. Ağlayacak bir köşeniz bile olmuyor bazen değil mi . Arayıp durdunuz göz yaşlarınızı kurutup kimse görmesin diye saklayacağınız anlar. Kırgınım,
KİM TERS YÖNDE, MEALCİLER Mİ, ULEMA MI?.. İhsan Şenocak'ın Kaleminden...
- İslam nazarında hocanın hatırı büyüktür. Bu yüzden “Âdab-ı İslamiyye” kitaplarında hoca-öğrenci münasebetinin nasıl olması gerektiği ile alakalı pek çok tespit ve rivayet vardır. Talebenin Mişkâtu’n-Nübüvve ile irtibatı hoca vasıtasıyla olur. Hoca, varlık sebebidir. Bu yüzden Nevevî ulemayı ebeveyn makamında kabul eder (Nevevî, Tehzîbu’l-Esma,
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.