Yorgun ve mutsuzum çaresiz ve hissizim alıp başımı gidesim var ama yapacak gücüm yok küçük bir umut arıyorum ama bulamıyorum öyle yoruldum ki cabalamak bile istemiyorum iyi düşünsem olmuyor kötü düşünsem kendime yakışmıyor ne yapicagimi bilmiyorum ağlamak istiyorum ama sesli göz yaşlarımi saklamadan sessizce değil haykıra haykira bağırarak bırakıp
IV. Murad sadrazamıyla birlikte tebdil-i kıyafet gezerken bir deri dükkanının önünde durur. Padişah 'Selamın Aleyküm derici' der. Derici gelenlere şöyle bir göz atar ve hemen toparlanarak 'Aleykümselam Ya Cihan-ı Serdar' diye karşılık verir.
Padişah: Yazı kışa hiç katmadın mı?
Derici: Kattım ama hiç birşey tutturamadım.
Padişah: Peki geceleri
Bir zamanlar kasvetli bir geceyarısı, unutulmuş eski bilgilerin
Tuhaf ve antika ciltleri üzerine düşünüyordum,
Yorgun ve sıkıntılı-
Uyumak üzereydim, neredeyse başım düşüyordu ki,
Bir tıkırtı geldi birden, sanki kibarca
Oda kapımı çalan-çalan birisi gibi.
'Odamın kapısını tıklatan' diye söylendim 'bir konuk-
Başka bir şey değil, yalnızca
O uzun ayrılıştan önceki son buluşmamızda, bana, şöyle birşey dedin:
"Senin ile hiç ilişkimiz olmadı ki ... "
"Senin ile ilişkimiz hiç olmadı ki ...
" "Senin ile ilişkimiz olmadı ki hiç ... "
"Hiç ilişkimiz olmadı ki senin ile ... " Tam
Ağladığını duydum; yüzünü elleriyle saklamıştı. Kaçamadan ev üzerime çökecek; gökyüzü tepeme geçecek gibi geldi. Ama hiç birşey olmadı. Böyle önemsiz şeyler için düşmüyordu gökyüzü.