Açıklama yapmak istemeyecek kadar yoruldum. Neyi neden yaptığımı bilmeleri bir şeyi değiştirmeyecek. Kimse düzelmeyecek. Ne yaparsam yapayım hiçbir şey eskisi gibi olmayacak öyleyse hiç olmasın. Çok yoruldum kimseye bir şey anlatamıyorum herkes nasıl anlarsa anlasın…
Tuttuğumuz yasların kehanetinde Nüshalaşmış ilişkilerin derin kederlerinde zor yılların yorgunu gövdemiz bir “hiç kırıklarıyla” titreyen sesimiz ve kendimize sakladığımız hüznümüzle kimseye okutmadığımız bir mektup gibi yaşadığımız ömrümüz hala acemidir ten ikliminin meyvalarını dişlemekte çünkü biliriz; ruhumuz meyvayı değil, zehirini sevmekte.... Zeki kumova
Reklam
Gülüşün Enkaz...
Şu anda, Ağız dolusu gülüş evresindesin: Her şeyde mizah, Komiklik arayıp bulma; Bulamazsan da uydurma... Hiç olmazsa da, öndeki tüm dişlerini Dudaklarını yana ve kulaklarına doğru hareket ettirerek,
vallâhi değmiyor...
Akıp giden bir hâyât var, güzelleşsin istiyor ve bekliyoruz ama kader planımızın nasıl döndüğü hakkında en ufak bir fikrimiz yok oysaki ölüme, bir sonraki saniyeyi görememeye o kadar yakınız ki, Ben ; bugün ders çalışmak için bilgisayarın önüne en son sabah apar topar hastaneye kaldırılmadan önce oturmuştum ve döndüğümde videom aynı yerdeydi, tüm bunları döndükten sonra bi daha düşündüm, evet dönmeyebilirdim, o video hep orada o saniyede kalacak olabilirdi, herşey o kadar saniyelik yaşanıyor ve bitiyor ki hiç birimiz hiç bir yerinden tutamıyoruz, diyeceğim o ki her saniyenize ve o saniyeleri güzelleştirenlere sıkı sıkı tutunun ve hayattaki herşeyi benim gibi kafanıza takmayın...
Ne yani canım hiç acımamış , kalbim hiç kırılmamış gibi mi davranıyım ?
Sen hiç sevdin mi senin olmayacak birini.? Bugün de olduğu gibi, yarın da olacağı gibi. Aklımdasın, saklımdasın, yüreğimin en derin yerindesin. Buram buram, hasret kokuyor her bir yanım. Sen hiç görmediğin birinin gözlerini her gün, her saat anımsadın mı.? Hiç tutamadığın elleri aradın mı.? Hiç koklayamadığın tenin kokusunu, bu
Reklam
Ey Oğul, Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın. Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir.
Hasreti sadece isimden ibaret bilirdim Bir gün bir ismin Canımı bu kadar yakabileceğini hiç düşünmedim Bu iki hece düşünce âdemoğlunun içine Geceler uzun daha da zifiri karanlık olur Güneş saklar kendini günden, kaçar köşe bucak Durur sanki saatler, kavuşamaz akreple yelkovan Baş koyduğun yastık taş kesilir Gözler uykusuz, kan çanağı Hele bu hasret yürek yarası ise Kurşun yemiş gibi olur insan Ölmez lakin çırpınır durur yüreği Her geçen gün tuz bassa da yarasına Kabuk bağlamaz kanar durur Gözyaşı ile sulanır umutlar yeniden yeşersin diye Dualar gönderilir göğün ardına Her nefeste adın sayıklanır Belki de acı gerçekler böyle mi anlaşılır İki hece dediğin iki yakanı getirmez bir araya Soğuk soğuk terler döktürür,soluksuz bırakır Belki de ömrün bile son bulur.. Erdem Emirzeoğlu
Hiç olmaması oluyormuş gibi olmasından iyidir
Fuzuli ne demiş
İnsanın ar damarı ne zaman çatlar biliyor musun? Birinin gözyaşına sebep olduğu halde ,sanki hiç bir şey yokmuş gibi davranmaya başladığı zaman.
Fuzuli
Fuzuli
Reklam
Diş görünüşe aldanmayın sakın hic bir şey gördüğün gibi değildir
Hep benimle olan ama hiç benim olmayan varlığın yarattığı huzursuzluk uykudan korkar etti beni. Üç gecedir uyuyamıyorum. O şeyin varlığı beni uyku ile uyanıklık arasında tutup rahatsız ediyor sürekli. O hep benimle olan ama hiç benim olmayan şeyin gözüme sen gibi göründüğünü söyleyebilmiştim sana. O an aşık olur muydun bana? Bunları seni üzmek için mi yapıyorum? Deliriyorum.
Kübra

Kübra

@lotuscicegi7
·
27 April 18:54
Acıtmak, incitmek, üzmek istemiyordum onu; ama günler geçtikçe bilerek ya da bilmeyerek acıtıyor, incitiyor, üzüyordum.
Sayfa 53 - Metis Yayınları
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.