Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Anlatmana gerek yok, Biliyorum, sensizim. Önceden de sensizdim, Şimdide senin en sensiz halindeyim. Değişen bir şey yok. Sana göre. Ama sen bilemezsin ki senin bende ki sen halini. Bunca sensizlik içinde benim ne çektiğimi. Neler harcayıp, Neler eskittiğimi. Seni bir nazlı çiçek gibi nasıl kurutmadan, Gözlerin misali yemyeşil yeşerttiğimi. Bilemezsin işte sen, Bende ki sen halini. Ve ben bilirim, Aslında bütün bunları bilmek istemediğini.
İnsanlar diyorum; Sever gibi, önemser gibi, ilgilenir gibi, umursar gibi, var gibi, hep gibi. Ama aslında "HİÇ" gibi.
Reklam
Uyanış...
Geçmiş hiç yaşanmamış gibiydi; ciddiye almaya istekli olduğu hiçbir ders sunmuyordu ona. Gelecek ise asla adım atmaya yeltenmediği bir gizdi. Yalnızca bu anın bir anlamı vardı, yalnızca bu an onundu. Sahip olduğunu kaybettiği; tutku dolu, yeni uyanan benliğinin arzuladığının elinden alındığı duygusuyla, yalnızca bu an işkence edebilirdi ona, o sırada etmekte olduğu gibi…
Bazı şeyler kesinlikle bazı yaşlarda öğrenilmemeli. Erken öğrenmek iyidir ama erken büyümek hiç güzel bir şey değil. Çocukluğunuzu çocuk gibi yaşamalısınız. Eğer burada bir eksiklik olursa tüm hayatınız hep eksik devam eder.
Kalbimde ki şu kırıntı artık tamamen yok olsun istiyorum. Neden sürekli peşimde? Neden beni asla bırakmıyor geçmişim? Sanki bir daha hiç gitmeyecekmiş gibi.. Sanki artık gerçekten mutlu olamayakmışım gibi. Aslında hiç sevmem depresif insanları ama kendim 6 aydır kırık kalbimi iyileştirmeye çalışıyorum. Bir gün gerçekten bunu aşabilecekmişim gibi hissediyorum. Öbür gün de, bu kırgınlığın beni asla terk etmeyeceği hissine kapılıyorum. Bazen çok mutluyum, bazende çok üzgün. 1 dakika öncesinde nasıl içten güldüysem, 2 dakika sonra öylesine içten ağlayabiliyorum. Ben bu duygu geçişinden de hoşlanmam. Ama böyleyim işte.
Yalnızlığım size gülüyor ve normal bir gülüş olduğunu söyleyemem
+: "Neden asosyalsin?" -: "Kendimle baş başa kalmak değil gereksiz insanlar içinde olmak iğrenç, korkunç ve aptalca geliyor; iğrenç çünkü cahil topluluk, farklılık sevmediği için onlardan biriymiş gibi davranmak zorunda kalıyorsun. Korkutucu çünkü asla gerçeklik barındırmayan bir kalabalık yüzünden kendi benliğini silmeye çalışıyorsun ve normal değil. Kendi benliğimizin denk bir zenginliği asla olamazken bu kadar ucuza vazgeçmek akıllıca olmasa gerek?.. Bir de insan ya da toplum olsun belli bir seviyeye gelememişse tahammül etmek zor oluyor. Ayrıma girmeden şak diye hayat kapımı kapatırım. Çünkü konuşmak - sadece kendim ve sevdiklerimle- güzel ama ahlâk konuşmayı sevmiyorum, görgü konuşmayı sevmiyorum kısacası küçük adam tavırlarından oluşan sorunları konuşmayı sevmiyorum: "Bunları çocukken ebeveynlerimiz öğretiyor ha öğretmedi mi birey olduktan sonra sen kendine öğretecektin. Öğretmemişsen sorunlu davranış kalıplarını benimsemişsin ve öyle de mutlusundur. O yüzden benden uzak dur çünkü bana hiç mutluluk vermeyen insan tipindensin..." diye önceden derdim ama artık en fazla "Kalitesiz insanlarla bir bağ kurmuyorum." diyorum. Ve böyle oldukları için onlar suçlu değil ben gerçeği söylediğim için suçlu sayılıyorum: "Allah'ım kendimi kalitesiz sayacağım insanlarla tanıştır beni." diye dua ediyorum. Çünkü benden iyisi illa ki vardır, onları bulup - onlardan da öğrenerek- en harika versiyonuma dönüşmeliyim ve gerçekten insanlarla vakit geçirdiğimi hissedeyim diye. Bir tek benim böyle dualarım/ isteklerim olmuyordur değil mi? ???"
Reklam
'Çocuk gibi ağladım.. O kadar hiç, o kadar boş, manasız, öyle haksız yere senden uzağım ki.'
Çıkış yok...
Uzaklarda birkaç köpek havlıyor. Sokak lambasının aydınlattığı sokak başına doğru yürüyorum. Yürürken evleri geçiyorum birer birer. Işıkları sönen evler sanki bir bilinmeze dalıyor, benden kopuyorlar. Işığa yaklaştıkça yavaşça düşen ufak kar tanelerini fark ediyorum. Yere düşmeden eriyorlar. Onları seyrediyorum. Sonra onlara elimi uzatıyorum. Onlarla bütünleşmek, onlar gibi gözden kaybolmak, hiç olmamış gibi olmak, onlar gibi ben de o sessiz, sakin hiçliğe karışmak istiyorum. Işıktan uzaklaşarak karanlığa yöneliyorum. Kayboluyorum. Yere yumuşak bastığımdan ayak sesim çıkmıyor, yalnızca soluk alıp verişimi duyuyorum. Ama değişmeyen bir şey var. Karanlıklara gizlenemiyorum. Kendimleyim.
Öğlene Kadar Uyuyacağım
Öğlene Kadar Uyuyacağım
Devamı gelir belki
Bir şeye dertlendiysem; tüm dünya borsalarının o gün işlem durdurmasını, seyir halindeki taşıtların ani fren yapmasını, kurumsal dünyanın bütün toplantılarını iptal etmesini, afrika kıtasındaki çocukların yarını düşünmeden su içmesini (!), mahallemde kurşun sessizliği isterim. ve bana odaklanmalarını beklerim... ki bu hiç olmadı. ve ben zamanla tek başıma efkar geceleri düzenlemeyi kendime huy edindim. kendime sorular sordum, kendimden cevaplar aldım. bu cevaplar, çok boktandı. dünya tarihi için bir karşılığı yoktu. kendi eksenimde cümlelerle döndüm durdum. teletabiler gibi... anlamsız ve salakça.
Biz Seninle
biz senin, ancak bir su gibi yürüyebiliriz gökyüzüne. Tükendikçe belki biraz daha yükseğe, tükendikçe ağaçların kuru vücudunda. idrak edemediğimiz bir mevsimi yaşıyoruz... günlere, kısa ya da uzun demek mümkün değil.
Reklam
Küçükken kitap okusam ne olucak ki diye düşünürdüm Bir roman bir aşk hikayesi Bir hiç gelirdi gözüme Beni hayata bağlayan daha önemli şeyler lazımdı Din gibi Felsefe gibi Metafizik gibi Onu farkettim sadece O döndürdü beni hayata İlimle can verdi gönül müntehama
Ne tuhaf değil mi? Hayatın içinde, kendi varlığını unutacak kadar kaybolmak. İşte böyle bir yolculukta buldum kendimi. Çocukluğumun kaybolup gittiği, gençliğimin ise adeta birer gölge gibi yanımdan süzüldüğü bir hayatın içinde kayboldum. Bir zamanlar, hayatın ne kadar karmaşık olabileceğini hayal bile edemezdim. Çocukluğumun o masum günlerinde,
erdem bayazıt | aşk risalesi
... kadınlar ki anne olmamak için direniyor erkekler ki savaşmayı tümden unutmuşlar çocuklar zaten hiç çocuk olmuyorlar çocukluk kalkmış dünyadan gibi her çocuk antik çağ filozoflarından bir kalıntı sanki.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.