"Hiç ilerlediğimi sanmıyorum. Aynı aptalca duyguları taşıyorum içimde. Bendeki başkalaşma, gelişme biçimin de olmuyor. Olduğum gibi kaldım ben. Aptallar gibi büyümedim. Biraz ağırlığım arttı o kadar."
Benim tutkuyla elde etmek istediğim hiçbir şey olmadı hayatta, diye sürdürüyor konuşmasını, belki biraz da bunun için çekilmez oldum, kendimi yanlış anladığımı hiç sanmıyorum, şimdi müsaade ederseniz
gideceğim ben...
"Demek savaşa gidiyorsunuz askerler?"
"Evet dede, savaşa gidiyoruz."
"Türk savaşına benzemeyecek bu galiba, hiç sanmıyorum benzeyeceğini. Şimdiki silahlar başka!"
"Hepsi bir. Hepsi de aynı bokun soyu. O zamanki silahlar nasıl adam öldürdüyse, bu seferkiler de öldürecek..."
''Ben hala çılgınım. Yağmur çok güzel. Yağmurda yürümeye bayılıyorum.''
''Ben pek hoşlanacağımı sanmıyorum.'' dedi Montag.
''Deneseydin, hoşlanabilirdin.''
''Hiç denemedim.''
..insan nekadar daha az umarsa yaşamında bir o kadar daha rahattır. Şimdi,
ben kendimi yaşamdan pek bir şey ummamaya alıştırmaktayım.
Hep, neyse yine de iyidir, diyorum. Birçokları benim olduğum
kadar bile mutlu değillerdir ve böylece daha az düşünür daha çok yaşıyorum....
Siz benim yaşamdaki gayemin ne
olduğunu biliyorsunuz. Belki bir az aptalca
Son dönemde tarafıma iletmiş olduğunuz mektupların birinde, halen üzerinde çalıştığım ve aslen Hobbit'in bir devamı niteliği kazandırmayı planladığım Yüzüklerin Efendisi isimli eserimin taslak metnini görme arzunuzu belirttiğiniz kanısına varmakta haksız mıyım? Tam on sekiz aydır ona son noktayı koyduğuma kanaat getireceğim günün gelmesini ümitle