“Başka bir gezegene, oradaki kayaların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor. Mars’a gitmek, yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor.” Demiş Jose Saramago 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan sonraki konuşmasında. Aslında
Vay anam vay!
Ben böyle roman okumadım kardaş. Böylesine güzel betimlemeylen, bu kadar güzel içine alan cümleleriylen hikâyesini yaşattıran, hissettirebilen bir roman okumadım. Hele romanı bitirdikten sonra yüzümü yudum da öyle kendime geldim, birçok sayfasında duygularımlan yaşadım da okudum işte. İpil ipil ışık gibi parlıyor kitabın cümleleri,
Herkese merhabalar,
Yeni çıkan kitabımı sizlere tanıtmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Gerçek hayatla distopyanın harmanlanmasıyla oluşan bir kurgusu var. Daha önce hiç işlenmemiş orijinal bir konu.
Çaresizlik duygusunu en çok hissettiğimiz an şüphesiz sevdiğimiz insanların ölüm anıdır. Geçmiş mutlu günlerimize dönmek ya da her şeyi tersine çevirebilmek için bir çok şeyi feda edebiliriz. Peki ya beynimiz gerçekten bunu başarabilecek güce sahipse.
Her şey tersine döndüğünde neleri değiştirebiliriz ya da neler aynı kalır?
Tersine DünyaMustafa Kızılkurt · Sapiens Yayınları · 0284 okunma
Aslında ne başkasından ne de kendimden memnundum. Dünyanın şamatası beni afallatıyor, yalnızlık sıkıyordu; hiç şüphesiz yer değiştirmeye ihtiyacım vardı ve hiçbir yerde iyi hissetmiyordum.
NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler
Evveliyetle söylenmelidir ki Huzur’u okumak iç nizamın düzenli işleyen çarklarına pas bulaştırmaya atılan ilk adımdır. Eğer öncesinden, benim gibi, iç nizamınız paslanmaya başlamışsa bu oluşumun daha hızlı gerçekleşeceğine inanılmalıdır. 1 günlük anlatı zamanının arasına sıkıştırılan 1 yıllık anlatılan zamanın; büyük bir aşkın gölgesinde koca bir
'sevgi' konusu hep tartışılan, derin, anlaşılmaz ve kişiden kişiye değişiyor derim... Peki 'sevgi' tam olarak nedir/neydi?
Kitap adında 'sevme' var yani 'sevmek eylemi' görüldüğü gibi; sevme, sevilme elbette 'sevgi' den geliyor. Yazarımız üç önemli unsur üzerinde duracaktır; sevme, sevilme, sevgi.. Peki 'sevgi' seven için mi geçerli yoksa sevilen