Tüm düşlerimin gölgesinde yüzüyorum
Aşkın kokusunu soluyorum
Unuttum, hatırlamıyorum
Nereden geliyor ve nereye gidiyordum
Hala sarhoşluğu üzerimde o gizin
Ve dilimin ucunda tadı, içtiklerimin
Giysilerim yırtık ve kirli
Bilmiyorum hangisi düş, hangisi gerçekti
Şimdi bana hangi şiiri söyleyebilirsin
Her şeyi hatırlatması için
Beni yeniden yaratıp
Yeni bir düşe salması için
Rüzgâra bıraktım kendimi
Sessizliğin yankılarını dinliyorum
Özgürlüğün, aşkın ve hiçliğin
Hatıralarını içiyorum
05/2018
HİÇLİĞİN TADI
Ey hüzünlü ruhum.
İhtiyar budala.
Kanının kanatlarında hırçın bir kıvılcım yanardı,
Umudun mahmuzu yavaşça dokunsa şaha kalkardın.
Ey şimdi her adımda derin derin soluyan hasta
İşe yaramaz beygir
Hiçliğin Tadı
Ey hüzünlü ruhum.
İhtiyar budala.
Kanının kanatlarında hırçın bir kıvılcım yanardı,
Umudun mahmuzu yavaşça dokunsa şaha kalkardın.
Ey şimdi her adımda derin derin soluyan hasta
İşe yaramaz beygir
Varlıkla yokluk arasında beklediğimde hiçliğin somutsal bir şeklini tatmıştım.
öte alemin kapısında beklemekti yaşanılan şey benim için. ne ölüydüm ne diri sadece bekliyordum ruhumun alınmasını perdenin kalkmasını hareketsiz bir şekilde.
sadece seyrediyordum ağzımda ruhumun tadı vardı sanki çıktı çıkacak gibiydi içimde ilahi bir koşuşturmca hayatla ölüm arası ölümün soğuk nefesini soluyordum.
ilahi kudretin elinde tasarrufu altında kukla gibiydim konuşanda oydu konuşturanda ben yok gibiydim sanki. ama vardım hem yaşayan hem seyredendim.
İçimde ölümle hiçliğin acı tadı var, beni amansız bir zehir gibi kavuruyor. Öyle üzgünüm ki, bütün dünya gözümde bütün çekiciliğini yitirmiş gibi. Ölesiye üzgünken nasıl hâlâ güzellikten söz edip, estetikle ilgilenebilirim ki?