Hasret; Ayrılık acısı, üzüntü, inleme, özleyiş, ele geçirilemeyen bir şey için üzülme.
Şeb-i hicran yanar canım döker kan çeşm-i giryanım
Uyarır halkı efganım kara bahtım uyanmaz mı
Fuzuli
Dilde gam var şimdilik lûtfeyle gelme ey sürûr
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne
Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete
Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne
(ey mutluluk; gönlümde şimdi gam var, lütfet sen gelme.
çünkü bir evde misafir üstüne misafir uygun olmaz
sevgiliden ayrı kalmıştık, bir de yurttan ayrı -gurbete- düştük.
dünya bize hicran -ayrılık acısı- üstüne hicran gösterdi)
Arkasında bu kadar samimi bir hicran (ayrılık acısı) ile ağlayacak bir insan bırakmak dünyada kendinden bir parça bırakmak demektir. Şu halde ölüm bile insan için ancak bir yarım felakettir.
"yârdan mecrûh iken düştük diyâr-ı gurbete
dehr gösterdi bize hicrân hicrân üstüne."
(yardan ayrı iken bir de gurbete düştük; felek bize ayrılık acısı üstüne ayrılık acısı gösterdi)
Râsih