İlk örnek neslin insanları, Kur'an'ı kültürlü olma, inceleme yapma, zevk alma ve eğlenme amacıyla okumuyorlardı. Onlardan hiçbirisi mücerred manada kültür hazinesini artırmak, ilmî ve fıkhî meselelerden iddialarına delil bularak dağarcığını doldurmak maksadıyla Kur'an'ı ele almazlardı. Onlar gerek kendileri gerek içinde yaşadıkları cemaat gerekse kendisinin ve cemaatinin yaşadığı hayatın durumunun nasıl olması gerektiği hakkında Allah'ın emrini öğrenmek için Kur'an'ı ele alırlardı. Onlar, Allah'ın emrini işittiği anda hemen onunla amel etmek için öğreniyorlardı. Tıpkı, savaş meydanındaki bir askerin "günlük emri" işitir işitmez hemen akabinde onu yerine getirdiği gibi! Bu sebeple, onlardan hiçbirisi bir oturuşta bildirilenden fazla ve uzun talimat öğrenmek istemezdi. Çünkü onlar biliyordu ki çok sayıda emir ve talimat öğrenmek, omuzlarına yüklediği görev ve sorumluluğu artıracaktı. İbn-i Mesûd radıyallâhu anh'ın rivâyet ettiği bir hadiste geçtiği üzere onlar ezberleyip kendisiyle amel edinceye kadar on ayetle yetinirlerdi.