Hikaye bir tohum gibi
hacmi cok küçük ancak içerdigi çicek-leri- ve meyve-leri- o kadar güzel ve çesitli ki
her okuduğunuzda veya bahsedildiğinde ruhunuzun cok farkli bir lezzet aldiğını ( bunu ancak kitap okuyanlar değil kitap sevdalıları bilirler ve anlarlar ancak...) hissedersiniz ki
işte bu o kitapdır "PALTO"
Ve kitap bir çınar gibi hala - daha kökleşmis ve gelişmiş olarak- kitapseverleri gölgelendirmeye , etrafinda huzur bulmaya çağırıyor...
Gogol hikayeyi yazmamış (!) sanki etrafına topladığı insanlara öyle bir güzel anlatmışki ... ve biriside orada kaleme almış gibi...
Hikayenin sonu ayrı bir derinlikte güzellik barındırıyor ( inci gibi)
Yapılan haksızlık ve aşağılamalara hor ve hakir görülmelere karşı gizli bir kahraman eli ile ceza veriliyor ve insanlara unatamayacakları bir ders ile bitiriyor hikayesini...
Neden acaba insanlar etraflarında bulunan insanlarin (küçük -büyük ; önemli -önemsiz ....)
dertlerine ortak olmayı tercih edip "İnsan" olduklarını ispatlamazlarda hep bir menfaat peşinde koşarlar ; koşarlar da en sonunda bir çukura yuvarlanıp öylece hatırlanırlar.
Ve gogol bu menfaatperest insanlar için çok güzel bir çare bulmuş.Hayalet korkusu ,elindekini kaptırma korkusu ve sizde bir gün umursamadığınız o kişinin durumuna düsme korkusu...
İşte Gogol çareyi bu endişeyi insanların kalbine atarak hikayesini bitirmis ki beni en çok etkileyende bu final olmuştur...
Maalesef insanlik" insani ahlak ve değerlerini" kaybetmekten korkmuyor ; bir hayaletten ve paltosunun çalınmasından korktuğu kadar...