Kendimi koşu yolu olmayan bir dünyada yaşayan bir yarış atı gibi hissediyordum ya da üniversitede futbol şampiyonuyken birden kendini Wall Street’te bir takım elbisenin içinde buluveren ve parlak günleri bir mezar taşının üzerine kazınmış tarih gibi şöminesinin üzerindeki altın kupada kalan biri gibi.
Bu saldırgan canavarlar, varlığımızın en saklı oyuklarında gizlidirler; yaşadıkları karanlığın içinde, kendilerini göstermek, ussallığı, bir arada yaşamayı, dahası yaşamı yok eden azgın isteğin saltanatını dayatmak için uygun bir fırsat kollarlar.