Mektubunuza kavuşmak öyle güzel ki, size uykusuz bir zihinle cevap vermek. Ne yazacağımı bilmiyorum, sadece satırların arasında geziniyorum, gözlerinizin ışığında, ağzınızdaki nefeste, tıpkı mutlu ve güzel bir günde dolanır gibi.
Son bir kez daha deneyecektim sana kendimi hatırlatmayı: “Bana şu beyaz güllerinden birini vermek istemez misin?” diye sordum. “Memnuniyyetle.” dedin ve vazodan bir gül çıkardın hemen. “Ama belki de bir kadın, seni seven bir kadın vermiştir sana onları” dedim. “Belki,” dedin, “bilmiyorum. Kimin gönderdiğini bilmiyorum, zaten o yüzden seviyorum ya onları.” Sana baktım: “Belki de unuttuğun bir kadından gelmişlerdir!”