Yalınayak ve kent yorgunu bir yürekle toprağa bastım bu sabah. Etrafta bahar.. İçimde nedensiz bir yaprak dökümü.. Hep yanlış hesaplıyorum yaşımı.. Bir nisan ayı cıvıltısı için yaşlı mı sayılırım artık? Herkeste bir kır gezintisi telaşı varken ben saçıma düşen kırları sayıyorum. Henüz otuzlu yaşların başında ama habersiz gelmiş bir baharın tam ortasındayken..
Hijyenik Aşklar
Gözlerin olmasa yazmazdım ve gözlerin yokken ben iyi bir yazardım.
Reklam
Ben bu “özel” günleri hep unuttum... Yani mart ayının herhangi bir günü “birlikte olduk’ diye sene-i devriyesini neden kutlayalım ki? İnsan nasıl berbat bir duruma düşer bazen... Eve girersin, ışıklar söndürülmüş, mumlar yanmaktadır... O saniye anlarsın, o gün senin unuttuğun, bir “özel” gündür...
Sayfa 24 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Hüzne fiyakalı bir edebiyat giydirmekten başka nedir ki yazmak? Ya da okuyanı gıdık yerinden dürtmek. Gülsünler diye. Üzülsünler diye... Anlasınlar, anlaşsınlar diye. Ve en kimseyle anlaşamayanların işiyken yazmak...
Hayır o sözler söylendi... Hayır o şarkıya ağlandı daha önce ... Hayır o çiçekler birer pahalı klişeden ibaret..
Kalabalık geceleri bekleyen yalnız kahvaltılar için hep acele ediyorduk. Yağsız beyaz peynir tadında ilişkiler kuruyorduk. Seviyorduk. Sevmeyi seviyorduk. Bazı elele yürüyüşlerde yağmur yağsın istiyorduk. Hangi sevdanın üstüne yağmur yağsa, biz onu aşk belliyorduk. Hijyene önem vermiyorduk. Beyaz çarşafların üstündeki lekeler aşklarımızın haritalarıydı. Hangisi biz, hangisi yavru vatan oradan anlıyorduk.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.