148 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Çakıcı'nın İlk Kurşunu
"Ben hayatta herkese karşı lakaydımdır... Bu bende sevmek hissinin mefkudiyetinden değil çok fazla oluşundandır. Ben sevdiklerimi köpek gibi severim yavrum... Zelilane severim."  Sabahattin Ali'nin ölümünden çok sonra kitaplaştırılmış, Ali'nin sandığından çıkan belgeler arasından derlenen hikaye, şiir ve yazılardan oluşmakta kitap... Bu belgeleri, derleyip toplayıp, bir grup meslektaşı ile yürüttüğü titiz bir çalışma ile kitap haline getiren Nüket Esen kitabın önsözünde: "Kızı Filiz Ali 1997 yılında babasından kalan, içi evrak dolu bir sandığı bana gösterdiği zaman çok heyecanlandım." demektedir.  Kitapta ikisi tam, biri bitmemiş üç kısa hikaye, kitaba adını da veren Çakırcalı (Çakıcı) Mehmet Efe'ye ait bir uzun hikaye, on bir şiir, bir hikayesinin opera formunda yeniden yazımı, ileride yazmayı planladığı hikaye ve romanlarına dair kısa notlar ve bazıları 1940'larda gazetelerde yayımlanmış sosyo-politik makaleler bulunuyor. Ayrıca, kendi el yazısıyla, yeşil mürekkepli dolmakalemi ile yazdığı orijinal belgelerin çoğu da eski yazı ile yazılmış. 1932 yılında Konya'da kadınlar hakkında verdiği bir konferansa ait konuşma metni de bulunuyor. O kadar doğru cümleler kurmuş ki Ali kadının toplumdaki yeri üzerine, hala geçerliliğini koruyor.  Ayrıca, Ali tarafından çizilmiş resimler, desenler ve kendi kaleminden portresi de mevcut kitapta...
Çakıcı'nın İlk Kurşunu
Çakıcı'nın İlk KurşunuSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20198,1bin okunma
"John Folwes, Koleksiyoncu'da şöyle diyor: 'Onu unutacağımı sandığım da olmuyor değildi. Ama unutmak insanın yapacağı değil, başına gelen bir şeydir ve benim başıma gelmedi.' Sence hayat yaptıklarımız mıdır, başımıza gelenler mi? Cevapların bir anlamı varmış gibi nasıl da her şeyi sorgulayıp duruyoruz değil mi? Boş ver sormadım say. Öyle yani, başıma gelince mutlaka haberin olur Osman."
Sayfa 75 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hikâyemiz, Flandre’da, hayali Quiquendone kentinde geçer. Kentin sakin, ölçülü, tutumlu ve ağırkanlı insanları yüzyıllardır hiçbir konuda aşırılığa kaçmadan, herhangi bir duygu belirtisi göstermeden, uyum içinde son derece durağan bir yaşam sürmektedir. Yöneticileri bile yaşamları boyunca inisiyatif kullanmadan, hiçbir önemli karar almadan bu dünyadan göçüp gitmektedir. Ancak Doktor Ox’un sözde kenti aydınlatma projesiyle gelişi Quiquendone’da bir şeyleri değiştirecektir. Doktorun gizli bir gündemi vardır ve bunun için kent halkını kobay olarak kullanmaktan çekinmeyecektir. Zira bilim vicdansız kişilerin elinde tehlikeli olabilir. Jules Verne ince ironisinin her satırına sindiği bu eğlenceli novellada, dünyadan kopuk yaşayan, ortaçağla bağlarını koparmamış küçük bir kentin Flaman sakinlerinin çoktan miadını doldurmuş yaşam biçimlerini hicveder. Hikâye Alman asıllı Fransız besteci Jacques Offenbach’ın Doktor Ox adlı operasına da konu olmuş, librettonun yazımına bizzat Verne de katkıda bulunmuştur... Etkileyici deney diye ben buna derim. Oluşturduğu gazla ( okshidrik gazı) insanların ruh halini değiştirmek ve onların üstünde deney yapmak...Uyuyan kuzular uyanmasaydı keşke... ***Bilim her daim gereklidir. Ancak, doğru ellerde güvendedir... ***
Doktor Ox'un Deneyi
Doktor Ox'un DeneyiJules Verne · İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,3bin okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Yahudilerin kutsal saydığı emaneti olan yedi kollu şamdanın hikayesini ve kaçırılışını anlatıyor. Şamdanın ismi; Monera son gören, 7 yaşındaki Benjamin adlı bir çocuk. Konu ve tarz olarak Stefan Zweıg'ın diğer kitaplarından farklı etkileyici bir hikaye. Halkın inancı için neler yapabileceklerini, nelere katlandıklarını okuyoruz.
Gömülü Şamdan
Gömülü ŞamdanStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202214,3bin okunma
Kanuni, bir sandığın kendisiyle beraber gömülmesini vasiyet etmişti. Talep islama göre caiz miydi, değil miydi? Bu mesele konuşulurken, gömülmesi istenen sandık ortadaydı. Bir ara onu taşıyan şahıs elinden düşürdü. Yere düşen sandığın kapağı açıldı ve içindekiler dışarı saçılıverdi. Bir de baktılar ki, Kanuni hükümdarlığı boyunca şeyhülislamdan aldığı fetvaların hepsini sandığa doldurmuş. Mesele anlaşılmıştı. Muhteşem Süleyman, o fetvaları yanında belge olarak bulundurmak ve 'Ya Rabbi, ben be yaptımsa verilen fetvalarla yaptım' demek istiyordu. Bunu gören Şeyhülislam; "Ey Sultan Süleyman, sen bizim verdiğimiz fetvalarla kendini kurtardın. Acaba biz kendimizi nasıl kurtaracağız?" diye gözyaşlarına boğuldu.
"Masal insanla çağdaş, ama en çok boy atıp kök saldığı ülke: Doğu. Kıssa, masal, hikâye... Asya'dan yükselen hayal ağacının çiçekleri."
Sayfa 243 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.